Cumartesi, Kasım 22, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Gerçeklikten Sanal Dünyaya Kaçış

Son yıllarda yapılan çalışmalarda, bu sadece bir istatistik değil; modern dünyanın yeni kaçış stratejisi. Common Sense Media ve Pew Research raporlarında genç kızların (13-24) dijital ortamda daha uzun süre kaldığı; Data Reportal’ın 2024 özetinde ise 25-44 yaş kadın kullanıcıların son 5 yılda %60’ın üzerinde kullanım artışı yaşadığı görülüyor. Türkiye’de tablo farklı değil. TÜİK’in 2023 sonuçlarına göre 16-24 yaş genç kadınların internet kullanım oranı %94,5; yetişkin kadınlarda (25-44) ise %88,1. Yani hem dünya hem Türkiye aynı gerçeği işaret ediyor: kadınların büyük bir bölümü yaşamın ağırlığından, ilişkilerin geriliminden, kendine yüklediği beklentiden “dijital kaçış”a daha çok başvuruyor. Genç olan süreye; yetişkin olan duyguya bağlı kaçıyor.

KAÇIŞIN ADI DEĞİŞTİ

Eskiden erkekler evden sıkılınca kahveye giderdi; sessizliklerini çayın buğusuna, okey taşlarının ritmine bırakırlardı. Kadınlar ise komşu kapısında nefes alır, iki lafla içleri açılırdı. Bugün kaçış yeri değişti. Artık kapıdan çıkmana bile gerek yok. Dijital dünya, tek parmak hareketiyle başka bir hayata değme imkânını sunuyor.

Başlangıçta kadınlar için sadece kısa bir nefes almak olsa da fark ettirmeden bir tür “kusur arama alanı”na dönüştü. Dijital dünyada kadınlara sürekli “olması gereken kadın” modeli sunuluyor. Daha pürüzsüz cilt, daha ince beden, daha estetik yüz, daha bakımlı görünüm… Ve bu baskı çoğu zaman sadece dijital tarafından değil; erkek bakışından, ilişki içinde görmezden gelinmekten, aileden, evde eleştirilmekten, hatta arkadaş ortamlarında ya da iş hayatında yapılan imalı cümlelerden de besleniyor.

Bu noktada, “dijital kaçış” sadece bir duygu da değil; aynı zamanda bir pazar. Influencer ekonomisi, kadınların kaygıları üzerinden büyüyor. Algoritmalar tam bu zayıf noktaları hedef alıyor ve kadına görmek istediğini değil, “eksik hissettiği” şeyi gösteriyor. Bir ürünü almak, bir ameliyatı düşünmek, bir kursa başlamak… tüm bunlar bir anda çözüm gibi sunuluyor.

Bir kadın; kilolu ya da zayıf olduğu için, kısa boylu olduğu için, gür saçlı olmadığı için, filtresiz yüzü yeterince “pürüzsüz” bulunmadığı için dışlanabiliyor. Çünkü belirli bir sınıfın tüketim ve görünürlük standardı artık dijital üzerinden belirleniyor.

Bazı kadınlar için bu kıyaslamalar, ilişkisini bile zehirleyen bir kıvama geliyor. Kimi zaman gayet huzurlu ilerleyen bir evliliği bile, dijitalde gördüğü bir ilişki “standardı” yüzünden sorgulamaya başlıyor. Çünkü sanal dünya da her şey daha lüks, daha pahalı, daha özel, daha “seçilmiş” duruyor.

Bu durum ne yazık ki genç kızlarda da zorbalık ya da hastalık derecesinde ilerlemiş durumda. Gerek arkadaş çevresinde, gerek okulda… fiziksel özellikleri, bedenleri, saç renkleri, giyim tarzları üzerinden imalı cümleler ile yemeye başlıyorlar. Üstelik araştırmalar, genç kızların %80’inin filtresiz kendi fotoğraflarına tahammül edemediğini söylüyor. Çünkü gerçek yüz değil; filtrelenmiş yüz “referans” haline geliyor.

Daha tam kendi bedenini yeni tanımaya başlamış küçük kız çocukları bile kendilerini bir yetişkin edasıyla makyaj videoları çekip paylaşmaya başladılar. Kimisi de ebeveynlerinin her hareketlerini sosyal mecralarda paylaşıp üzerlerinden bütçe oluşturmaları nedeniyle dijitalleşmenin içinde, bir gösteriye malzeme haline geliyor.Bu noktada, tüketim de bir kaçış aracına dönüşüyor.

Kadınların kaçış durakları / izlediği içerik alanları ise şöyle:

– makyaj videoları

– cilt bakımı & ürün rutinleri

– vücut inceltme / şekillendirme içerikleri

– spor – pilates – fitness trendleri

– estetik operasyon / botoks – dolgu süreçleri

– sağlıklı beslenme & “detoks” vaatleri

– dekorasyon – ev düzeni – estetik ev yaşamı

– lüks hayat – seyahat – pahalı markalar

– ilişki – psikoloji tüyoları (çoğu kişisel gelişim kisvesiyle)

dijital kültürün görünmeyen arka plan sesi çoğu zaman gerçek hayatta da bu cümlelerle şekilleniyor:

“Ben onu daha ilk çıktığı gün aldım.”

“Senin yüzün şişmiş… X markanın yeni ürünü çıktı, denedin mi? Cildine çok iyi gelir.”

“Bu yaz da yurtdışına kaçıyoruz tabii.”

“En son Y kişisiyle şu mekanın açılışına gittik.”

“Adamın yanında manken gibi kız var, sana mı bakacaktı?”

“Biraz kilo versen iyi olur.”

“Yüzün çok çökmüş, biraz makyaj yap.”

“O bakım ürününü kesin kullan, sana çok iyi gelir.”

Bu cümleler kadını, kendine değil; başkasının bakışına göre var olmaya çağırıyor.Sadece kaçış değil,görünmez bir tutsaklık olmaya başladı. Kadının kaçışı bir noktadan sonra kendi hayatının içinden değil; kendi hayatının dışına taşıyor. Ve görüyoruz ki: genç kızın da, yetişkin kadının da, anne olanın da ortak noktası aynı dijitalde kendisini kendi gerçekliğinden uzaklaştırmak.

Elbette her kadın aynı durumda değil. Fakat gözle görülür şekilde, bu kaçış noktasında toplanan çok sayıda kadın var. Erkeklerde de elbette bu durum yaşanıyor; ancak veriler, aynı yoğunluk ve seviye de olmadığını gösteriyor.

Bununla birlikte dijitalde sadece kaçış yok. Bazı kadınlar için dijital alan, birbirlerine destek oldukları bir dayanışma zemini de olabiliyor. Benzer deneyimler yaşayan kadınların bir araya gelmesi, yalnızlık hissini azaltabiliyor ve bazıları için dijital, güçlendirici bir paylaşıma da dönüşebiliyor.

Bu noktada, dijital kaçışın ardındaki sebepleri kendimize sormadan geçemiyoruz:

• ekran sana gerçekten “kaçış” mı sunuyor yoksa sadece “oyalanma” mı?

• dijital kaçışın bittiği an, hangi duyguyla baş başa kalıyorsun?

• sana bu kaçışın ne kazandırdığını ve ne götürdüğünü hiç düşündün mü?

• dijital kaçış, hayatındaki hangi boşluğu dolduruyor?

• dijital kaçış, sana nefes mi oluyor yoksa seni yavaş yavaş tüketen bir alışkanlık mı?

• dijital kaçışın sebebi, sence gerçekten ne?

• dijital kaçış; tüketmek ve görünmek üzerine kurulu bir sistemin parçası mı?

Dijital kaçışın alt yapısında çoğunlukla tüketim ve görünürlük motivasyonlarının etkili olduğu görülüyor.

Kaçmak yerine kendini duymak ve gerçekten görmek belki daha mümkün olandır.

Nilden İçağasıoğlu / Kasım 2025

Kaynakça

TÜİK, “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması – 2023”.

https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hanehalki-Bilisim-Teknolojileri-(BT)-Kullanim-Arastirmasi-2023-49688

Pew Research Center, “Social Media & Technology”.

https://www.pewresearch.org/topic/internet-technology/social-media

Common Sense Media, Research Center.

https://www.commonsensemedia.org/research

DataReportal, “Digital 2024 Global Overview Report”.

https://datareportal.com/reports/digital-2024-global-overview-report

Nilden İçağasıoğlu
Nilden İçağasıoğlu
İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu olarak; içerik üretimi, yaratıcı yazarlık ve sözlü anlatım alanlarında çeşitli eğitimler aldı. Masal anlatıcılığı, senaryo yazarlığı, yetişkin ve çocuk odaklı hikâye yazımı ve dijital iletişim konularında deneyimli. Toplumsal konulara duyarlı, özgün içerikler üretmeye önem veriyor. Kadın hikâyeleri, sokak hayvanları, çocuklar ve görünür olmayan hayatlara dair temalara, çalışmalara odaklanıyor. Toplumun her kesimini kapsayan hikâyeler üretmeyi ve anlatının dönüştürücü gücüne alan açmayı önemsiyor.

POPÜLER YAZILAR