Cuma, Temmuz 18, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Qigong Ve Öğrenme Sağlığı

Zihinsel berraklık beklerken bulanıklık, odaklanmak isterken yorgunluk… Bilgiye ulaşmak için çabalayan birçok yetişkin, metinleri tekrar tekrar okuyup anlamlandıramadığını fark ettiğinde, bunun yalnızca dikkat eksikliği ya da motivasyon sorunu olduğunu varsayar. Oysa çoğu zaman beden, bu süreçte dışlanmış bir ortak gibi sessizce bekler. O öğrenme sürecinin pasif taşıyıcısı değil, aktif ve belirleyici bileşenidir.

Bu yazıyı okuyanlar arasında öğretmen olanlar, muhtemelen dersin ortasında gözlerinin önünde dağılan genç yüzlere tanıklık etmişlerdir. O an, zihinsel yorgunlukla bedensel huzursuzluk aynı anda ortaya çıkar; öğrenci sınıftadır ama orada değildir. İşte bu görünmez eşik -zihinsel yetersizlikle ilgisi olmayan ama öğrenmenin tüm sürecini gölgeleyen bu eşik- ancak sinir sistemi regülasyonu sağlandığında aşılabilir. Qigong, tam da bu noktada, kadim bir beden bilgeliğini modern öğrenme süreçleriyle buluşturan etkili bir araç olarak öne çıkar.

Modern öğrenme ortamlarında öğrencilerin bilişsel başarıları kadar, psikolojik ve fizyolojik bütünlükleri de dikkate alınmalıdır. Giderek artan dikkat dağınıklığı, sınav kaygısı ve zihinsel tükenmişlik, yalnızca pedagojik müdahalelerle çözülememektedir. Bu noktada, kadim disiplinler ve modern nörobilim arasında bir köprü kurmak mümkündür. Bu yazıda, Qigong’un öğrenme sağlığı üzerindeki etkileri akademik veriler ışığında ele alınmaktadır.

Qigong (气功), Çin kökenli bir zihin-beden disiplini olup, yavaş tempolu hareketler, kontrollü nefes alışverişi ve dikkatli farkındalıkla uygulanır. Geleneksel Çin tıbbına göre; “Qi” yaşam enerjisini, “Gong” ise bu enerjiyle çalışmayı ifade eder. Günümüzde, Qigong’un fiziksel sağlık üzerindeki faydalarının yanı sıra, psikolojik ve bilişsel alanlarda da etkili olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmektedir.

Öğrenme yalnızca bilişsel bir faaliyet değildir. Zihinsel süreçler, nörofizyolojik durumlarla doğrudan ilişkilidir. Stres altındaki bireylerin öğrenme, karar verme ve bilgiyi işleme becerileri belirgin biçimde azalır. Bu nedenle sinir sistemi regülasyonu, özellikle ergenlik dönemindeki bireylerde ve yetişkin öğrenicilerde öğrenme sağlığının merkezinde yer alır.

Vagus sinirinin aktivasyonu, parasempatik sinir sistemini devreye alarak bireyin öğrenmeye açık bir zihinsel duruma geçmesini sağlar. Qigong uygulamalarının, vagus sinirini uyararak bilişsel esnekliği artırdığı ve dikkat kontrolünü geliştirdiği yönünde bulgular bulunmaktadır (Larkey et al., 2016).

Chen et al. (2022) tarafından yapılan meta-analiz, Qigong uygulamalarının ergenlerde stres düzeylerini azalttığını, duygu düzenleme becerilerini artırdığını ve öz-düzenlemeyi desteklediğini göstermiştir.

Larkey et al. (2009), Qigong’un düzenli uygulanmasının dikkat, bilişsel dayanıklılık ve hafıza işlevleri üzerinde olumlu etkiler yarattığını belirtmiştir.

Harvard Health Publishing (2020), meditasyon temelli bedensel farkındalık uygulamalarının ergen beyninde yapısal değişiklikler oluşturduğunu ve prefrontal korteksin gelişimini desteklediğini rapor etmiştir.

Oh et al. (2018), yetişkin bireylerde Qigong uygulamalarının zihinsel berraklık, stres yönetimi ve öğrenmeye açıklık düzeylerini belirgin şekilde artırdığını göstermiştir.

Bu veriler, Qigong’un sadece rahatlatıcı bir egzersiz değil, aynı zamanda bilişsel süreçleri doğrudan etkileyen bir nöro-regülatör araç olarak da değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.

Yetişkin bireylerin öğrenme süreçleri, genellikle çoklu roller (ebeveynlik, mesleki sorumluluklar vb.) ve zaman kısıtlılığı ve yaşa bağlı bilişsel değişkenlikler nedeniyle daha kompleks bir yapı arz eder. Qigong, yetişkin öğrenicilerde zihinsel yorgunluğu azaltmak, öğrenme motivasyonunu artırmak ve içsel dengeyi sağlamak açısından önemli bir destek mekanizması sunmaktadır.

Yetişkinlerde bilişsel esneklik, yeni bilgiyi içselleştirme becerisi ve dikkat sürdürülebilirliği; Qigong’un nörofizyolojik etkileriyle güçlenebilmektedir. Bu yönüyle, özellikle yaşam boyu öğrenme programlarında, mesleki eğitimlerde ve yetişkin eğitimi merkezlerinde Qigong temelli kısa rutinlerin uygulanması, öğrenme çıktılarını destekleyici nitelikte olabilir.

Qigong eğitim ortamlarına kolayca entegre edilebilir. Qigong uygulamalarının sınıf ortamında beş- on dakikalık kısa seanslarla dahi uygulanabilir olması, pedagojik açıdan pratik bir avantaj sunar. Günlük rutinlere entegre edilebilecek bu pratik, özellikle sınav öncesi kaygı yönetimi, uzun süreli dikkat gerektiren dersler ve sosyal-duygusal öğrenme becerilerinin desteklenmesinde işlevsel olabilir.

Öğretmenlerin bu alanda kısa eğitimler alması, öğrencilerle uygulanabilecek sade rutinleri öğrenmesi ve uygulamaları gönüllülük esasına dayalı şekilde sunması önerilmektedir. Aynı yaklaşım, yetişkin eğitimi sunan kurumlar ve bireysel öğrenme grupları için de geçerlidir.

Sonuç olarak, öğrenme sağlığımız yalnızca müfredat başarılarıyla ölçülebilecek bir olgu değildir. Beden, zihin ve duygu sistemlerinin senkronize çalışması, öğrenmenin sürdürülebilirliği için gereklidir. Qigong, bu bütüncül senkronizasyonu destekleyen, bilimsel temelleri de giderek güçlenen bir araç olarak değerlendirilebilir.

Eğitim sistemlerinin daha kapsayıcı ve duyarlı hale gelmesi için Qigong gibi kadim bilgeliğe dayanan ancak bilimsel olarak da temellendirilmiş pratiklere alan açması önemlidir.

Kaynakça:

Chen, M. et al. (2022). The Effect of Qigong on Adolescents’ Mental Health: A Meta-Analysis. Frontiers in Psychology.

Larkey, L. et al. (2009). Meditative Movement as a Category of Exercise: Implications for Research. Journal of Physical Activity and Health.

Larkey, L. et al. (2016). Mind–Body Practices in Cancer Care. Current Oncology Reports.

Oh, B. et al. (2018). The Effects of Qigong on Mental Health and Cognitive Function in Adults: A Systematic Review and Meta-Analysis. American Journal of Health Promotion.

Harvard Health Publishing (2020). Mindfulness and the teenage brain.

National Center for Complementary and Integrative Health (NCCIH). Qigong: What You Need To Know.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Deniz Tuna
Deniz Tuna
Almanca öğretmeni, akademik mentör ve öğrenci koçu olarak genç zihinleri ve eğitmenleri eğiterek onlara yol gösterirken aynı zamanda yazılarıyla, okurların düşünce dünyalarını genişletmeyi amaçlıyor. Eğitim, ekopsikoloji ve yapay zekâ üzerine kafa yoruyor, kelimelerin insanlara ister bir sınıfta ister bir metinde nasıl yön verebileceğini keşfetmeyi çok seviyor.

POPÜLER YAZILAR