Pazartesi, Ekim 27, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Jan Van Eyck Buradaydı…

Arnolfini ve genç karısı ile ilk tanışmam ortaokuldayken oldu. Evimizde,  babama ait kuşe kağıda basılı, benim çok havalı bulduğum bir Sanat Tarihi ansiklopedisi vardı. Ne severdim sayfalarını karıştırmayı… Bu ansiklopedide bir resim vardı ki, onun yeri ayrıydı benim için. Titizlikle işlenmiş detayları, aslını kıskandıracak kadar canlı, sıcacık renkleri ile “Arnolfini’nin Evlenmesi” resminden bahsediyorum. Gözlerim sakin sakin, tadını çıkararak hayranlıkla resmin üzerinde gezinirdi. Bir fotoğrafa bakıyormuşum gibi hissederdim kendimi.

1434 yılında yapılmış bu şahane resmin yaratıcısı Jan Van Eyck. Flaman topraklarında boy atmış, Kuzey rönesansının yenilikçi ve çok yetenekli ressamlarından. Rönesans denince doğal olarak akıllarımıza ilk İtalya gelir. Ben de İtalyan rönesansına hayranım, resimlerin önünde büyülenmiş gibi hissederim, uzun bir süre kendime gelemem ama kalbim Kuzey rönesansına ve Kuzeyli ressamlara ait. Kuzey sanatı ile İtalyan sanatı arasındaki farkı, E.H. Gombrich, Sanatın Öyküsü kitabında çok güzel tanımlar.  Tam da burada, sözü ona bırakmak istiyorum.

“Eğer bir yapıt, nesnelerin, çiçeklerin, mücevherlerin ya da kumaşların betimlenmesinde mükemmelliğe ulaşmışsa, bunun kuzeyli, olasılıkla Flaman bir sanatçı tarafından yapıldığı, buna karşılık, eğer bir yapıt, güçlü dış hatlar, kusursuz bir perspektif ve mükemmel bir insan vücudu betimlemesine sahipse, bunun bir İtalyan sanatçısı tarafından yapıldığı söylenebilir.” 

Arnolfini’nin Evlenmesi resmi de tipik bir Kuzey sanatı örneğidir. Resimdeki adam iş için Brüj’de bulunan, İtalyan tüccar Giovanni Arnolfini’dir, kadın ise sözlüsü Jeanne de Chenany. Nedendir bilmiyoruz ama nikah törenini Brüj’de yaparlar. Arnolfini ile karısının arkalarındaki duvarın üzerindeki dış bükey aynaya iki kişinin silüeti yansır. Birisi Jan Van Eyck’dir. Bunu aynanın üzerine Latince olarak yazdığı “Johannes de eyck fuit hic” ifadesinden anlarız; “Jan Van Eyck de buradaydı.” Jan Van Eyck resmine imzasını bu şekilde atmıştır ve bu da bir ilktir. Kuzeyli ressamlar, o dönemlerde kiliselerden korktukları için resimlere imzalarını atmazlardı. Resimdeki aynaya silüeti yansıyan diğer kişinin ise kim olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz, ressam ile bu gizemli kişi törenin tanıklarındandır. Üçüncü tanığı; minik kahverengi köpeği de unutmamamız gerekiyor.  

Jan Van Eyck resimlerinde yağlı boya kullanan ilk ressamlardandır. O döneme kadar boyalar renkli bitkilerin iki taş arasında ezilmesi ve yumurta sarısı ile birleştirilmesi sonucu elde ediliyordu. Jan Van Eyck yapıştırıcı olarak yumurta sarısı yerine yağ kullanmaya başlar ve bu sayede resimleri daha gerçek ve canlı bir görünüme sahip olur. 

Resme büyülenmiş bir şekilde bakarken, elinizi uzatsanız resmin içindekilere dokunabileceksiniz gibi gelir. Jeanne de Chenany’nin yeşil kadife elbisesinin yumuşaklığını duyumsarsınız sanki. Arnolfini’nin arkasındaki sehpa üzerindeki portakalların mis gibi kokusunun size kadar geldiğine, minik köpeğin huysuz hırıltılarını duyduğunuza, pencerenin dışına baktığınızda Brüj sokaklarında yürüyen insanları izlediğinize yemin bile edebilirsiniz. Gerçekle düş arasında bir yerde… Elinizi uzatmanız yeterlidir.

Bu resim ayrıca simgeler ve simgelerin sırları ile doludur. Ayna, köpek, terlikler, süpürge, portakal, avizedeki tek mum, halı, tespih… Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Aynı hayatlarımızda olduğu gibi… Sanat tarihi kitaplarında bu simgelerle ilgili sayısız yorum yapılmıştır ama tüm soruları cevaplayabilecek bir kişi var; Jan Van Eyck! Eminim o da bu sırları artık daha fazla taşımak istemiyor, paylaşmak istiyordur. Yeter ki bakan gözler bu sırları görmeye hazır olsun!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Ayşe Beker Ülgen
Ayşe Beker Ülgen
Babasının işi nedeniyle birkaç sene yaşadıkları Adana’da doğdu, ama Ankara'da boy attı, büyüdü. Babası gibi Mülkiye’den mezun oldu. Okul bitince iş nedeniyle İstanbul’a göç etti, bu şehirde evlendi. Otuz yıla yakın İktisat Bankası, The Park Avenue Bank ve Türk Ekonomi Bankası’nda Teftiş Kurulu, Kredi Pazarlama, Kurumsal Bankacılık Pazarlama, İnsan Kaynakları bölümlerinde çalıştı. Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki MBA’ini COVID-19 sürecinin Sanat Piyasaları üzerine etkisini analiz ettiği projesi ile tamamladı. Bir yıl önce EYT kapsamına girdi, arkasına bile bakmadan bankasından ayrıldı. Mevcut durumunu “Emekli” olarak tanımlayamıyor :)) Şu an iştahla yazıyor, okuyor, geziyor, daha çok anlamaya ve öğrenmeye çalışıyor.

POPÜLER YAZILAR