Her kadın bir hayat. Her hayat bir yol ve yol hikâyesidir.
Doğumla başlayan bu yola çıkış kıymetli ömrün inanç eylemidir.
Yaşam koşulları ve aile yolun başlangıcı hakkında fikir verir.
Bu yol engebelidir ancak sürprizlerle doludur.
Tutucu ortamda büyüyen bir genç kız, oldukça iyi eğitim alıp toplum içi dinamikleri ve değerleri sorgulayarak topluma yön veren bir bilim kadınına dönüşebilir.
Şiddetin hâkim olduğu ortamda büyüyen genç kız, bu ortamdan sıyrılıp şiddet gören kadınların kaderini değiştiren bir kadın haklarını savunucusu, bir devrimciye dönüşebilir.
Eğitimsiz çevrede yetişmiş, eğitimine izin verilmemiş, yeterli destek görmediği için eğitimini tamamlayamamış, okumasına engel olunmuş bir kız çocuğu, kurban rolünde kalacağına içindeki cevheri keşfedip şartları, imkân ve fırsatları kovalayıp insanlığa örnek, kadınlara destek kendi gibi kızlara kurtuluş yolları bulan bir aktiviste dönüşüp onlar için uyandırıcı güç olabilir.
Bize biçilen yollar kader değildir; değiştirilebilir.
Şimdi dur ve kendine bir bak!
Sen kendi hikâyende yolun neresindesin?
Bu yol hikâyesinde senaryo baştan ne kadar belli olsa da hikâyenin kahramanı olabildin mi, yoksa figüran mısın?
Yolda nelerle ve kimlerle karşılaştın?
Yolda yola yön veren yolcu olabildin mi? Yoksa hep handa konaklayan mıydın?
Kendi yoluna rota çizebildin mi?
Virajları doğru alabildin mi?
Yoluna devam ederken mutlu musun? Yoksa yolu yürümek zor ve tahammülsüz mü geliyor?
Kendi yolunda yolunu kaybetmeden ardında ışık bırakarak, önüne ışık saçarak devam edebilecek misin?
Yolunda kurban mısın? Gezgin misin? Fedakâr mısın? Masum musun? Şifacı mısın?
Jung’un hangi arketipini yanına alıp yürüyorsun?
Rainer Maria Rilke kadınların en yüksek seslerinden biridir.
“Kendini bulmak için önce kaybolmak gerekir.” derken çıkılan yolun ne kadar çetin olduğu vurgusunu nezaketle anlatır.
Her kadın doğuştan itibaren çıktığı yolda kendi savaşını vermiştir. Hiçbir insana ama bilhassa kadına yolların kapıları ardına kadar açılmamıştır çağlar boyu. O kapılar ya kapalıdır hep ya da sadece aralanmıştır.
Her adımın bir keşif olduğu unutmadan yürüyen her kadın, kendi yolculuğunda kim olduğunu ve yola kim olarak çıktığını değil, yolu kim olarak sürdürdüğünün ve bitirdiğinin akıllarda kalacağı endişesiyle yürür. İçindeki o kuvvetli ışığı bulup ona tutunduğunda yolunu aydınlatacak olan önce kalbi sonra aklıdır. Çünkü o dünyayı doğurandır, bu doğurma yetkisini taşıyan tek varlıktır.
Yüzünü döndüğü güneşin, önce kendi içinden yansıması gerektiğini unutmadan yola devam etmesi gerektiğini bilir.
Sunulan nimetleri boşa harcamadığında kutsal olan ateşin sadece içinde olduğunu hisseder. Yolların kısalmayacağını, kolaylaşmayacağını belki ama o içindeki ateşi söndürmeye çalışanlara inat her seferinde çoğalan bir ışıkla yol aldığında yolların da kollarını açarak onu kucaklayacağını bilir.
Amacıyla kolay bağlantı kuran, denge ve disiplinine güç kazandıran iradesini terbiye eden, egosuna zincir vuran, öz saygının kudretini keşfeden, saf sevginin ve erdemli yaşamanın kutsallığını kavradığında hedefin ona gittiğini bilirse hedefin de ona kavuşmak için yürümeyecek adeta koşacak olduğuna emindir.
Yollar böyle aşılacak, önündeki ışıklı yollar böyle açılacaktır, bunu unutmaz.
Hedef belirleyip harekete geçmek, kendinle yüzleşmenin yoludur.
Kadın bu yollara dünya koşulları gereği geriden başlamış olsa da yolda onu karşılayacak tüm başarılar için sevgi, emek, denge, istikrarla ektiği filizlendirdiği tohumları her daim sulaması gerektiğini, iç ve dış potansiyele sahip yegâne varlık olduğunu yürekten hissedendir.
Başarı, takıntılı bir sonuç değil yolun kendisidir. Hangi iç zenginliği ve disiplinle yürüdüğündür. Her virajda kendine kattıklarındır ve kattıklarınla neleri başardığın ve onu kimlerle paylaşma zerafetini gösterdiğin ve bundan aldığın hazdır.
Varoluşçu felsefenin etkin figürü yazar, Simone de Beauvoir’ın, “Kadınlar yola çıkmaya cesaret ettiklerinde, dünya onların ayak izlerini takip etmek zorunda kalacak,” sözü yoldaki kadınlar için belirleyici hedef ve cesaret verici itici güçtür.
Yoldaki amaç kestirmelere sapmak değil baş koyduğun yolda nasıl bir kararlılıkla yürüdüğün ve her bilinçli adımda yolun daha da sağlamlaşması ve geçtiğin yollardaki manzaranın hep daha güzele evrilmesidir.
Ünlü yazar Elizabeth Gilbert de kişisel keşif ve kendini bulma sürecini anlatırken, yolculukların hayatın en değerli deneyimlerinden biri olduğunu söyler ve ekler; “Yola çıkarken kaybolmak, keşfetmek ve sonunda kim olduğunu bulmak, aslında yolculuğun ta kendisidir.”
Zamanın efendisi değil zamana yön veren işçi olmak hep içinde daha fazla emek barındırır; bunu bilen kadın ne işçi olmaktan ne de bu yolda yorulmaktan kaçmaz.
Hangi köprüleri yıkıp hangilerini geçeceğini iyi belirlediğinde, mucizelerle karşılaşan kadınlar vardır tarihte.
Tüm korkulara rağmen yolundan dönmeyen dünyanın ilk kadın matematikçisi, Hypatia, yolda ilerlemek, bilgelik ve özgür düşünceyi savunmak anlamında tarihteki en güçlü kadınlardan biridir. O yolculuğunun adını bilgelik koymuştur. “Bilgelik, bir yolculuktur; sonsuza dek sürer.” Hypatia bu sözüyle kadınlara, “Yılmadan yürüyeceğim bu yolda, takip eden gelsin,” mesajını da vermiştir.
Bedeni yorgun düştüğünde içindeki güçten destek alır kadın; yola devam etmesi gerektiğini her koşulda bilerek. Yüreği yorgun düştüğünde de inancından güç alır ve ilerler. Yollar yarım kalmamalı, kendi yolumuzun kahramanı olduğumuzda yeni yola çıkan her koşuldaki kadın nesline güç katmak için yücelerek, yükselerek, emek vererek yolları açarak ardımızdan geleceklere yolda bir şerit daha katarak yolun her adımının hakkını verdiğinde yolun sonundaki hediye, tarihteki başaran her kadına sunulduğu gibi ona da sunulacaktır, bilir.
Yolda karşılaştıklarının kıymetini bilmek erdemdir. Çünkü insanlar tam vaktinde ve tam da gerektiği anda karşılaşırlar.
Yolda başına gelenler için sadece kendini sorumlu tutması, başkalarını suçlamaması onun lehine olan en büyük kişilik gelişim adımıdır, bu onun içsel yeteneğidir; bilir ve uygular. Yolun anlamını da kıymetini de yolda karşılaştıkları arttıracak ya da eksiltecektir. Kimi ödülü, kimi cezası, kimi sınavı, kimi ilacı, kimi derdi olacaktır. Her biri onu ayrı geliştirecek, gücüne güç katacaktır.
Sapaklardaki seçimlerimizi doğru yapmak için yüreklerimize konan gizi hep iyiye ve güzele kullandığımızda yol bize kollarını açacak ve her virajda hangi yöne sapmamız gerektiğini içimize fısıldayacaktır.
Sen yeter ki bil, iste ve yürü…
İyi yolculuklar.