Çarşamba, Mayıs 21, 2025
spot_img

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Anlarsın

“Anne olunca anlarsın,” cümlesinin kaç kez duyduğunu ya da kaç kez kulaklarında çınladığını hatırlayan var mı? 

Ben söyleyeyim mi?

On yüz bin milyon baloncuk yuttum diyen gazoz reklamındaki baloncuklar kadar olabilir.

Annem hep, “Anne olunca anlarsın,” dediğinde, ya gençliğin verdiği aklın beş karış yukarıda gezdiği dönemlerde “Bunda ne var ki?” dediğimde, annemin kafama fırlattığı terlikte ya bana çok normal gelen bir konuda annemin gözünden süzülen yaşlarda görürdüm ya da söylene söylene evi toplarken en sevdiğim yemeği yaptığında… Bu örnekleri eminim sizde “Ohooo, daha neler var,” dediğinizi duyar gibiyim. Ama en çok aklımda kalan; “Çok tembelsin, senin ne kızın olur ne oğlun olur,” derdi anneciğim. Valla hepsini yaptım. Ama anneliği de anladım galiba.

“Ben çocuk sevmem, yapmam,” dedikten sonra üç çocuk sahibi olmam galiba anneliğin şanından oluyor. Ağlayan bebek sesinden rahatsız olup, kendi evinin içinde çocuk sesi  olmadan “Ev de çok sessiz,” demeyen bizden değildir değil mi? Alışveriş merkezi içinde annesinin kolundan çekiştirip iki lokma yedirtmeyen, kahvesini üstüne döken, yerlere yapışan çocuklara, “Ayyyy benim olsa bak ben onu napıyorum?” cümlesini yutup, aynı yerlerde çocukları ile o sahneleri yaşamak da annelik işte cicim.

Ama bir anım var ki hiç unutmuyorum. Babam şark hizmeti için gittiği Gümüşhane’ye “Soğuk olur,” dedikleri için bizi götürmemişti. Her ay gelip gidiyordu İstanbul’a.Zeytinburnu’ndaki evimiz kira ve a kıt kanaat geçiniyoruz annemle. Kader arkadaşım yani. Komşuya, yaşıtlarım olan kızları ile oynamaya gittik ve tam o sırada annesi yemek yapmış getirdi. Et yemegi var. Kim bulmuş eti bizim evde. Ama Allah için hiç istemedim, ikram ettiler, onu bile annemin gözünün içine bakarak yedim. Eve gelince anneme bacağını göstermişim. “Buradan çok güzel et yemeği olur,” demişim. Hiç unutmuyorum. Ertesi gün annemin evden birkaç eşyayı satıp et aldığını hatırlarım. Annelik, evladı bir şey isterse onu mutlaka yapmakmış. Bunu da yazdık mı kenara?

Ama bir dakika ben de anne oluyorum ve oğlumu normal doğum ile dünyaya getirirken nasıl bağırmışım tahminleri alayım.

Bir daha çocuk yaparsam normal yapmayacağım demişim. Hadi bakalım buyrun. Çektiği acıları hemen unutan ve onlar için geleceği de planlayıp, yeni hesaplar yapmak adettenmiş huuuu. Valla yapmam dediğinin âlâsını yapan, olmaz dediğini sonuna kadar oldurana anne deniyormuş, anladık.

Anneler Günü’nde anneme hediye alırken anneannemi hiç ayırmazdım (rahmetli canım  pamuğum). Annneme hediyesini verir sonrada anneanneciğime verirdim. Hem anne olduğu hem de annemi bana anne yaptığı için. Valla bu genler çok güzel aktarılıyor dostlar. Anneler günü hediyesinden konuşurken kızlarım hemen “Eee senin hediyen tamam da anneanneme ne alalım?” deklerinde, “Tamam, şimdi oldu,” dedim. Mitokondrilerinini taşıdığımız anneanneminizin çoğu aktarımının anneliğe dair olduğunu düşünmekteyim şahsen.

Bir dakika, aklıma şey geldi. Misafirlikteyken anneniz size hiç gözünü belertti mi? Valla bana belertirdi, ben altıma yapardım korkudan. Eve gidince çok kızacak diye ödüm kopardı. Ben yapıyorum “Anne, gözün kaşın niye oynuyor?” diyor bizimkiler. Nerede eksik yapıyorum acaba?

Annenizle günde kaç kez konuşuyorsunuz? (rahmetli olanların ruhu şad olsun.) Valla biz bir, iki, üç yok yok beş kez konuşuyoruz. Ama içerik genelde benzer konular. Gündemden haberleri yorumlamak, azıcık komşuları çekiştirmek, biraz babamdan konuşmak… “Hadi annecim işim var, kapatıyorum,” dedikten sonraki ondakika hâlâ konuşmalar devam eder ama kesin.

Doğan Cüceloğlu’nun bir söyleşisinde; “Annen varsa her şey var, annen yoksa hiçbir şey yok,” cümlesi beni çok etkilemişti. Anneliğin, annelerin hep var olmasını diledikçe, duyduklarımız bazen ürpertmiyor mu sizi? Çok geçmişe gitmeyelim 2024 yılında 394 kadınımız cinayete kurban gitti. Nedir bu yahu? Ne istiyorsunuz kadınlardan, annelerden? Bırakın çocuklarına annelik yapsınlar. Çocukların annelerinin hatıralarıyla değil, birlikte yaşamalarına izin verin. Verin ki annelik kutsaldır diye bangır bangır bağırıp sonra da o kutsallığı toprağa gömmeyelim.

Aslında anneliğin kitabı yazılır ama yazıldığı gibi değil işte. Annelik yürek işi. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren olmak annelik. Senden olan parçayı en nadide bir eser gibi koruyup kollamak, saraylarda yaşatmak ya da yaşadığı yeri saray yapmak analık. Bekârken top atsan uyanmayanı, çocuğu olduktan sonra tek gözü açık uyutup, rüzgâr esse uyandıran şeydir. Doğurduğu andan itibaren geleceğini inşa eden, ederken hiçbir fedakârlıktan kaçınmayandır. Evladının yediğiyle karnı doyan, yüzü güldüğünde kalbi çiçek açandır. Anneler candır, can. Anne olunca anlarsınız şekerim.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Birgül Kılıçdoğan
Birgül Kılıçdoğan
Trakya Tekirdağ Ziraat Fakültesi mezunudur. İkinci olarak Gelişim Üniversitesi Optisyenlik bölümünü bitirmiştir. Sağlık sektörlerinde 24 yıllık profesyonel iş tecrübesinin yanı sıra kurumsal hayatını sonlandırıp girişimci kadın olmanın adımlarını atmaktadır. 3 çocuk sahibi, Beşiktaşlı ve Aslan burcudur. Yazmaktan mutlu olan, gezgin, kitap kurdudur

POPÜLER YAZILAR