Cuma, Temmuz 18, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Zamanın Çekildiği Kadınlar

Zaman, herkes için eşit biçimde akıyor ama kimilerinin avuçlarında daha hızlı eriyor. Özellikle çalışan anneler için… Günde 24 saat yetmiyor; çünkü onların günleri sadece 24 saat değil; aynı anda birkaç hayat yaşamak zorundalar.

Bazen sabah ezanı bile okunmadan uyanıyor kadın. Çocuğun beslenme çantasını hazırlıyor, kahveyi bir yudum alıp bırakıyor, otobüste uyuklarken maillerini okuyor. İş yerinde toplantılar, raporlar, performanslar… Sonra eve dönüş, alışveriş, ödev kontrolü, yatağa yatırma, bulaşık… Gün bitiyor ama kadının mesaisi hâlâ sürüyor. Zihin hâlâ uyanık, aklı hâlâ listelerle dolu.

İşte bu, zaman yoksunluğu. Kendine vakit ayıramama değil yalnızca. Zamanın senden sistemli bir şekilde çalınması. Senin ‘kendin’ olma hakkının, görünmez bir borç gibi senden alınması. Bir nevi modern kölelik hâli.

Kadın hem evde hem işte üretmeye zorlanırken, duygusal emeği de sırtlanıyor. Üstelik bu emeğin çoğu zaman hiçbir karşılığı yok. Ne alkışlanıyor ne de fark ediliyor. Hatta bu görünmeyen yük, kadının asli sorumluluğu gibi kabul ediliyor.

Tüm bu yüklerin ortasında kadın, kendine zaman ayırmak istese bile suçluluk hissediyor. Sinemaya gitmek istediğinde, kitap okumak için on dakika yalnız kalmak istediğinde, bir kahve içmek istediğinde ‘bencil’ olmakla suçlanıyor belki de iç sesi tarafından.

Bu durumun psikolojik etkisi çok derin. Kadınlar tükeniyor, depresyona giriyor, kimliklerini yitiriyorlar. Âdeta bir gölge gibi yaşıyorlar. Hep bir şeylere yetişmeye çalışırken, kendilerini en sona atıyorlar.

Oysa kadınların da durmaya, düşünmeye, sadece kendileri için yaşamaya hakları var. Anne olmak kutsal olabilir ama bu kutsallık, kadının bireyselliğini yok etmemeli. Kendini gerçekleştiremeyen kadın, ne işinde ne anneliğinde ne de eşliğinde tam olabilir.

Zaman yoksunluğu kişisel değil, toplumsal bir sorundur. Bu yüzden çözüm de bireysel değil, kolektif olmalıdır. Eşit yük paylaşımı, esnek çalışma modelleri, toplumsal farkındalık ve kadınların kendilerine sahip çıkmaları… Ancak bu şekilde zaman adaletli bir biçimde dağılır.

Kadın, sadece başkalarına değil, kendine de yetmeyi hak eder. Çünkü hayat sadece yapılacaklar listesinden ibaret değildir. Bir kadının da yavaşlayacağı, derin bir nefes alacağı, sadece kendisi olacağı anlara ihtiyacı vardır.

Zaman en kıymetli hazinemiz, doğru harcayabilmek dileğiyle…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Gamze Gözeci
Gamze Gözeci
1980 de güzel bir İstanbul baharında Sarıyer’de doğdu. Ekonomi ve Psikoloji okudu. Boston Üniversitesi’nde Family Treatment masterı yaptı. Aile ve Evlilik Terapisi uzmanlık alanıdır. NLP, Hypnosis ve Quantum üzerine sayısız eğitim almıştır. Dış Ticaretle de uğraşmaktadır. Ortağı olduğu bir uluslararası lojistik ve broker firması vardır.

POPÜLER YAZILAR