Wednesday, April 9, 2025
spot_img

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Yapay Zekadan İlham Alarak Düşlediğimiz Hayatı Yaratmak Mümkün Olabilir Mi?

Çok enteresan bir şey fark ettim.

İnsan ve evrensel yasalardan referans alınarak yaratılan yapay zekâ, insanın, yaşadığı gerçekliği nasıl değiştirebileceği ile ilgili sırları açıkça ortaya koyuyor.

Eğer anlamayı ve yaşamımızda uygulamayı becerirsek, hayatın büyük bir gizemi gözlerimizin önünde apaçık duruyor.

Bizden gizlendiğini zannettiğimiz kadim bilgiler, bir yapay zekâ tasarım komutu içinde saklı.

Yapay zekâ, bir tasarım yaparken, internetteki milyonlarca görüntüyü tarayıp, içlerinden, verdiğiniz komuttaki metinsel ifadeye en yakın olanı oluşturup size sunuyor. Yaratılan görüntüde yaratıcılık adına sınır yok; sınır, sizin verdiğiniz yazılı komutun ne kadar “spesifik olduğu ve yaratıcılığı” kadar. Bazen komutu yazarken hayal ettiğinizin bile çok çok ötesinde bir tasarım çıkıyor ortaya. Ne kadar “cesursanız” o kadar çılgınca açılıyor algoritma.

Ne kadar net bir şekilde talep ederseniz, isteğinize o kadar yaklaşıyorsunuz; yapay zekâ muğlaklık sevmiyor.

Yapay zekâ ile tasarım yaparken verdiğiniz komutta kullandığınız “kelimeler” büyük önem taşıyor. Bir kelimeyi veya kelimelerin sıralamasını değiştirdiğinizde ortaya çıkan tüm tasarım değişiyor.

Yapay zekâ, “hikâye” seviyor. Yani ruhsuz basit komutlar yerine, isteğinizi bir hikâye hatta “duyular” ve “duygular” ile ifade ettiğinizde, inanılmaz tasarımlar çıkarıyor karşınıza, şok oluyorsunuz.

Yapay zekâ, negatif komutu ayırt edemiyor. Yani “yapma” yazdığınızda “yap” fiilini dikkate alıp onu yapıyor; sondaki olumsuz ekle ilgilenmiyor.

Yaratmak istediğiniz tasarımın neye benzemesini istiyorsanız, referans bir kişiyi/kavramı komuta eklediğinizde, “onun gibi”, “ona benzeyen” tasarımlar elde ediyorsunuz.

Yapay zekâ, size bir tasarımın birçok versiyonunu sunuyor; siz beğendiğinizi seçiyorsunuz. Eğer bir tasarımı beğenmeyip yenilemek isterseniz, yeni bir komutla size çok daha iyisini tasarlıyor.

Bütün bunlar, yıllardır öğrendiğimiz, kuantum dünyasında sonsuz olasılığa dayalı gerçekliğin yaratımına çok benzemiyor mu?

Delice benziyor.

Eğer yapay zekânın referansı insandan topladığı bilgilerse, tersine bir mantıkla biz neden onun kurallarını çözüp, kendi yaratmak istediğimiz gerçekliğimiz için aynı kuralları uygulamıyoruz?

Bir gerçekliğe sıkışıp kalmak yerine, hayatın sunduğu sonsuz olasılıklara açılmak için neden evrensel zekâya komutlar vermiyoruz?

Yapay zekanın tasarım yaptığı gibi, yeni bir gerçeklik yaratmak için,

  • Elimizi korkak alıştırmadan, kendimizi sonsuz evrendeki sınırsız olasılığa açmak,
  • Net, tutarlı ve detaylı tariflerle, sözel veya yazılı olarak hak ettiğimize inandığımız düşlerimizi detaylıca ifade etmek,
  • İmgelerken veya yazarken, his ve duyularımızı kullanarak, hayal ettiklerimizin duygusuna olmuşçasına girmeyi becerebilmek,
  • Arzuladığımız yeni hal veya gerçekliğimizi pozitif kelimelerle ifade etmek,
  • Hayal ettiğimiz hayatı yaşayan cesur insanların yaptıklarından ilham ve referans almak,
  • Tüm bunların sonucunda hayatın karşımıza çıkardıklarına bir hediye olarak bakabilmek ve şükranla aralarından bize en iyi gelenini seçebilmek

bizi arzuladığımız dönüşüm ve realitelere çok daha hızlıca ve kolaylıkla kavuşturabilir.

Bunu yapmayı beceren insanlar tanıyorum ve yarattıkları hayatlarla, ‘dünyada cenneti’ yaşadıklarını görüyorum.

Etraftan pompalanan korku propagandalarına kanmadan, Yaradan’ın nefesinin içlerinde olduğunu bilerek, daha akılcı, daha bilinçli ve daha inançlı bir bakış açısıyla kendi yeni dünyalarını kurmalarını izliyorum.

Dalgalar yükselmeye başladı. Uçurtma sörfü yapıyoruz.

Halatı sağlam olanlar, yön kontrolünü iyi yapanlar ve rüzgârına güvenenler yeni dünyaları keşfedecek.

Eski paradigmalar çatır çatır yıkılıyorken, oyunu yeni kuralları ile oynayanlar, çok daha güzel realitelere geçiş yapacak.

Bizi insanlıktan uzaklaştıracağına inanılan araçları, daha çok “insan” olmak için kullanmayı başaranlar, daha “insanca” yaşayacak.

Şimdi, eski ve miadını doldurmuş hikâyelerimizi silip, yeni hikâyelerimizi kurgulama vakti.

Teknolojiyi hayattan kaçma aracı olarak görmek yerine, onu yanımıza alıp en iyi halimize doğru dönüşme zamanı.

Astrolojik göstergelerde de dünyadaki büyük değişimin ayak seslerini duymaya başlamışken, yapay zekâdan feyz alarak hayal ettiğimiz hayatlara doğru adımlar atma dönemi.

Sözün özü; değişmek ve dünyada yeni bir hayat yaratmak mümkün.

Sır ortada. Kullanıp kullanmamak bizim güzel gönlümüze kalmış.

İrem Ünal
İrem Ünal
İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat ve Yeditepe Üniversitesi MBA mezunu. Arçelik, Best Buy ve Vestel’de satış ve pazarlama alanlarında çalıştı. Deep Interiors markasını kurarak iç mimari ve Feng Shui danışmanlığına odaklandı. Mekanları kişisel sembollerle dönüştürerek bireylerin hayatlarını iyileştirmeyi amaçlıyor.

POPÜLER YAZILAR