Her sabahına ayrı bir acıyla uyandığımız günler var. Farklı coğrafyalardaki insanların göğsüne türlü dertler ağırlık veriyor, biliyorum. Ancak biz bu meselelerin görece en acılarını yaşıyoruz dersem abartmış olmayacağımı düşünüyorum.
Çocuklarımızın, kadınlarımızın hatta bebeklerimizin maruz kaldığı istismar haberleri, göz göre göre gelen cinayetler her seferinde ruhumuzdan bir parçayı daha karanlığa boğuyor.
Göz göre göre gelen ifadesini boşuna kullanmadım. Eril düzene fazlasıyla teslim olmuş toplumlarda, kadının işi doğduğu andan itibaren zaten zor. Varlığını, bir birey olarak söz hakkını ortaya koyması başlı başına bir mesele. Kimi zaman karşısına konulan sözde ahlâk kurallarıyla yargılanma durumu ise kadının iç dünyasında dev bir kaos. Kendi duygularını bastırıp üzerine yüklenen roller altında sıkışmış kadınların; karşılaştığı olaylar karşısında vereceği tepkiler, dilinden dökülecek sözler de beklentilere uygun olmak zorunda. Aksi takdirde ötekileştirilecek, ayıplanacak, suçlanacak belki de fiziksel şiddete maruz kalacak. Nihayetinde geldiğimiz noktada kadın özgür değil. Bir insanın dilediği zaman dışarı çıkması, istediğini alabilmesi özgürlük sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Esaret tam olarak da dilinin ucuna geleni yutkunarak bastırmak zorunda kalmaktır.
Bu noktada bir yanılgıyı da hatırlatmakta fayda var. Sanıyoruz ki sadece ekonomik özgürlüğü olmayan, eğitim düzeyi düşük veya gelenek baskısının hâkim olduğu ailelerdeki kadınlar bu sorunu yaşar. Oysa şehirlerin göbeğindeki plazalarda, lüks sitelerde, rezidanslarda, elit, entelektüel kesim olarak adlandırılan kitlelerde de durum pek farklı değil. Kadın her yerde susmak zorunda bırakılıyor.
Eşine, sevgilisine, kızına anlayışla davranan erkekler de aynı şiddet dilinin mağduru. Beklendiği gibi bir profil olmadığı için onlar da ötekileştiriliyor. Diyeceğim o ki kadın meselesinde ezilen sadece kadın değil.
Çözümü arayacağımız yer öncelikle, çocukları yetiştiren ve onların yetişkinliklerine tohum atan ebeveynlerin tutumu. “Prensim, paşam,” diye büyütülen çocuklar, yetişkin olduklarında eşlerine çoğu zaman prenses gibi davranmıyorlar maalesef.
Aile içinde hal böyleyken dışında da pek farklı değil. Kadınların, çocukların, hayvanların yaşam haklarındaki sınır ihlalleri yeterince görülmüyor, karşılaşılan mağduriyetlerde uygulanan cezalar beklenen caydırıcı etkiyi sağlayamıyor. Hatta bazen mağdur olan tarafın eksikleri kollanıyor. Bazı saatlerde, bazı yerlerde olan bazı kadınların başına gelen bir anda normalleşebiliyor. Acı olan şu ki bunu sadece erkekler yapmıyor.
Konu uzun, mesele büyük, üzerine konuşulacak vakalar çok. Şimdilik buraya bir virgül koyalım, ileride tekrar dönüp konuşmak üzere.
Kadınların kendi geleceklerine sahip çıkmalarının, güçlü bir birey olmalarının, tek başlarına kalmaları gerektiğinde ayakta durabilmelerinin yolu temel olarak eğitimden geçiyor. Okul bunun başlangıcı elbette. Klasik eğitim anlayışının yanında sosyal sorumluluk projeleriyle, ihtiyacımız olan kolektif bilince ulaşılmasına katkı sağlamak da en başta biz kadınların ödevi.
Çünkü Kadınız Kolektifi bu amaçla doğdu, misyonunu bu hedef üzerine kurdu. Görevimizi yerine getirebilecek yollar arasından, başlangıç noktası olarak edebiyatı seçtik. Eli kalem tutan bir grup kadın bir araya geldik. Konuşamadıklarımızı, dile getiremediklerimizi, içimizde kalanları yazdık. İstedik ki zihnimizin ardına attığımız kırılmışlıklarımızı, yarım kalmışlıklarımızı, hayalini kurduklarımızı yazalım. İstedik ki yazdıklarımızı okuyanlar yalnız olmadıklarını, aynı gök kubbe altında başkalarının da benzer sızıları hissettiğini görsünler, bilsinler. İstedik ki kırıldığımız yerlerde kol kola girip güçlenelim.
Galiba başarıyoruz. 2023 yılı Aralık ayında otuz sekiz kadınla başlayan yolculuğumuza, bugün yüzü aşkın yazarla ve üçüncü kitabımızla devam ediyoruz. Heyecanımız artarak sürerken kitap sayfalarından taştı, buraya ulaştı. Bu satırlar yazılırken, yapım sürecine destek verdiğimiz kadının içindeki güç temalı EŞİK adlı kısa film yayına girdi. Kısa süre içerisinde peşi sıra gelecek farklı işlerin coşkulu hazırlığı içerisindeyiz.
İçinizden gelen her an kalbinizden kaleminize dökülecek yazılarınız için sayfalarımızda daima bir köşeniz olduğunu unutmayın. Birlikte güçlenen kadınların, iki cihan bir olup önlerine çıksa sarsılmayacağını biliyoruz. Her geçen gün daha büyük bir aile olacağımıza, hedeflerimize bir bir varacağımıza inanıyoruz. İnanmak için güçlü bir sebebimiz var: Çünkü Kadınız.