Bugün Anneler Günü!
Annen hayattaysa yaşın kaç olursa olsun hâlâ çocuksundur. Tamsındır. Bütünün bir parçasısındır. Ben de her yeni güne “İyi ki varsın!” diyerek başlamanın ayrıcalığını yaşıyorum.
Bu duygu, içimde nasıl bir mutluluk, nasıl bir zenginlik hissi yaratıyor, anlatamam. Şu hayatta sana kucak dolusu sarılmanın, sıcaklığını hissedip, kokunu içime çekmenin, o güzel ellerinden öpmenin yerini ne doldurabilir ki?. Ve elimde en sevdiğin kır çiçeklerinden yapılmış kocaman bir buket, içi tıka basa sevgimle dolu, kırmızı kurdela ile fiyonk yapılmış koskocaman bir hediye kutusu, sana geldim. Avazım çıktığı kadar haykırarak, “Anneciğim, Anneler Günü’n kutlu olsun!”diyorum. Duymayan kalmasın istiyorum. Hem sana olsun bu kutlama hem de aramızda olmayan o birbirinden güzel annelere!
Tüm annelerin öykülerini dinlesek elbet hepsi sıradışı, hepsi özel. Ama öyle değil midir? Kişiye kendi annesinin hemen her şeyi “en” gelir. Bana da senin öykün… Mesela, anne olmaya karar verdiğinde, benden önceki dört bebeğinin değil de benim seni seçmemi ve gelmemi sabırla beklemiş olman. Bana bir şey olmasın diye haftalarca yaptığın istirahatler, kim bilir seni nasıl zorladı. Hep dersin ya, “Sen herkes gibi şipşak gelmedin dünyaya. Ben seni ayıla bayıla doğurdum.” İlk sevgi bağımız bu süreçte oluştu sanırım. Sen, bu ailede büyüyecek olmamın güzelliklerini, ayrıcalıklarını hissettirdin bana. Ben de “sende, sizinle” kalmaya karar verdim anlaşılan. Kurduğumuz bu bağ sayesinde güçlü, sevgi dolu bir anne-kız ilişkimiz var. Hâlâ…
Sarıyer’deki aile yaşantısından maden şehri Zonguldak’a, ki o zamanlar hiç tanımadığın, babamla yapmış olduğun mutlu evliliğe uzanan yolun bana ilgi çekici gelen bir diğer nokta. Girdiğin tüm çevrelere samimiyet ve sıcaklığını yansıtmış, yeni hayatında da çabucak odak noktası haline gelmiş olmana hiç şaşırmıyorum. Tatlı dilin ve sosyalliğinle kapını tüm yeni arkadaşlıklara ve komşuluklara açmışsın. Babam bölgedeki yönetici pozisyonunu ve görevini sürdürürken sen de madenci eşlerini sosyalleştirmede büyük rol oynamışsın. Ne bölgeler arası çaylar kalmış gitmediğiniz ne kıyafet baloları kalmış eşlerle katılmadığınız ne de kulüpte yapılan kaynaşma ve uğurlama günleri. Kömür çıktığı için kara sanılan aslında her köşesi yemyeşil olan Zonguldak, adeta ellerinde çiçek açmış.
Bu eller dokunduğu her şeyi güzelleştirmeyi bilmiş. Her yaptığı şeyi gönülden yapmış. Senin deyişinle “hakkını vermiş” yaşamın. Sen, “Kabak tatlısının da aşurenin de hakkını vermek gerek,” dersin hep. “Şekeri, şerbeti kıvamında olmalıdır, yoksa tadı yavan olur, bir şeye benzemez.” Tatlılarla yarattığın bu metafor aslında hayatın ta kendisidir. Özenle hazırlanmış sofraların, lezzetli yemeklerin, onların estetik sunumlarının, beyaz masa örtülerive o güzelim peçetelerin: renkli kağıt ve beyaz kumaştan olanlar hep senin imzan oldu. Sahi anne, bizim kaç tane beyaz masa örtümüz vardı? Onlar nasıl hep bembeyaz, temiz ve kolalı kalırdı? Bir gün bile örtüsüz yemek yemememize rağmen. Ne çocukluğumda ne de hâlâ bugün.
“Özen” demek “sen” demek benim için. Hayatımıza getirdiğin özen, bize harika bir aile olmayı ve öyle kalmayı sağladı. Birbirine bağlı, saygılı, dürüst ve samimi bir aile… Bu özen, kendimizi “özel” de hissettirdi. Mesela ismimi “Ayda” koymanız, oldukça sıradışı bir seçimdi o dönemler için. Ayla, Aydan vardı da, benim ismim pek kimsede yoktu. Ne büyük bir ayrıcalıktı benim için.
Meğer bu isim, senin Sarıyer’de Beyaz Konak’ta yaşadığınız yıllarda, bitişik konakta yaşayan Ermeni bir ailenin kızlarının adıymış. Sen de, “ileride kızım olursa adını “Ayda” koyacağım,” diyerek seçmişsin bu ismi. “O çok güzel bir kızdı; akça pakça, bembeyazdı ama sen kara kuru bir şeydin,” diyerek takılırdın hep.Yıllar sonra öğrendim adımın nehir kenarında yetişen yeşil bir bitki olduğunu. Özgür ruhlu, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan biri olmamda demek ki ismimin çok büyük etkisi varmış.
Annem, sana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum: Aile olmanın önemini hatta değerini, içinde yaşadığımız aile ortamında öğrettinbize. Bu deneyimle biz de mutlu ailelere sahip olmayı bildik.Eee ne demişler: Üzüm üzüme baka baka…!
İyi ki varsın ! Anneler Günün kutlu olsun !
Kızın