Tuesday, April 8, 2025
spot_img

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Yeni Bir Hayat Mümkün

Uzun yıllar önce oldukça sıradan olan hayatımı, mış gibi keyifler ile sarmalanmış sahte tatminler ile yaşarken, ne hakkıyla evimin kadını ne layıkıyla işimin sahibi olabiliyordum. İşten eve, evden işe adeta bir robot gibi mekik dokurken, ruhum içimden çekilmiş gibi, öğrenilmiş çaresizlik içinde, katlandığım mutsuzluklar uğruna gerçek mutlulukları feda ettiğimin farkında değildim.

Ansızın bir gece, rüyamda önemini sonradan anladığım bir mesajla karşılaştım. “Bu senin hediyen,” denilerek bana gösterilen o kötü huylu kitlenin, meğerse tüm realitemi baştan sona değiştireceğini seneler sonra anladım.

Meme kanseri olmuştum. Bir kadın için en önemli sembollerden biri olan dişilik organım, bana hayatımın en büyük dersini vermek üzere beni ölümün soğuk kıyılarına yaklaştırmıştı. Tedavi süreci boyunca, kendi kendime kaldığım sessiz saatlerde, artık ait hissetmediğim, sevmediğim, bana iyi gelmeyen onca şeyi idrak ettim. İtiraf etmeliyim ki bunlarla yüzleşmek hiç kolay olmadı. Konfor alanının vazgeçmesi zor rahatlığı ile, kalbime düşen hayallerimin çağrısı arasında kaldım huzursuz aylar boyunca.

Belirsizliğin karanlığı korkuttu beni. Düzenin bozulma olasılığı, geleceğin bilinmezliği uykularımı kaçırdı çoğu gece. Vazgeçmek istedim, mutsuzluğumu sevmeyi denedim, düşüncelerimi susturmaya, duygularımı bastırmaya çalıştım. Yapamadım. Hayat amacımdan kaçamadım.

2016 yılının Kasım ayıydı. Kurumsal hayatta en zorlandığım, yaptığım işten en sıkıldığım zamanlardı. İşe gitmek benim için büyük ıstıraptı. Bir sabah, plazanın kapalı otoparkında yukarı çıkmak yerine arabamın içinde tek başıma dakikalarca otururken buldum kendimi. Beni arkamdan vurmaya çalışan, departmanımın kapatılması için uğraşan bir iş arkadaşıma çok sinirliydim. 

“Güçlü” bir “profesyonel” olduğum için uzun süredir duygularımı kapatmaya alışmıştım ama o gün bardağı taşıran o son damla, bir sel oldu taştı içimden. Kendime engel olamadım, gözyaşlarım şelale oldu. 

“Yeter artık yeter! Dayanamıyorum Allah’ım bir çıkış yolu göster,” diye bağırdım arabanın içinde. 

Dakikalarca ağladım. Sonra sakinleştim birden… Akacak yaş kalmadı gözümde… Aldım çantamı çıktım ofise. Oturdum masama açtım bilgisayarımı ve gördüğüm şeye inanamadım…

Bilgisayarın ekranında dosyaların arkasında belirmiş ve tüm ekranı kaplamış, kargacık burgacık bir yazı vardı… Bilgisayarımda, bir duvar kağıdı görüntüsünde bir yazı vardı…

Bu imkânsızdı… Çalıştığım şirkette bilgisayarlara duvar kâğıdı koymak “yasaktı” ve ekranlarımız hep simsiyahtı. Bilgisayarı kapatıp tekrar açtım, yazı hâlâ duruyordu.

Şirketin bilişim departmanını çağırdım, “İmkânsız” dediler… O kadar güçlü bir korunma vardı ki, bilgisayarlarımızı hacklemek imkânsızdı… Olayı anlayamadılar. Konuyu çözemediler…

Sonra bir anda bir idrak düştü zihnime… Oturdum yazıyı kelime kelime yazdım telefonuma, telefonun notlar bölümüne yazılan yazının son cümlesi kırmızı renkli oldu. Bu da “imkânsız”dı…

Google’dan araştırdım, bir cümlesi bile yoktu internette… O an anladım, yazı bana özel, benim için yazılmıştı. Bazı ”B” harfleri özellikle büyük harfle yazılmıştı. Her kelimesini ezberleyene kadar ayrı ayrı okudum birçok kere…

“Kendini kabullenmesi ve sevmesi zor bir durumda bulduğunda eğer istersen daima bu konuda yapabileceğin bir şey vardır. Sen sükûnet içine dalıp Beni aradığında Ben o durumun üzerine gerçeğin ışığını tutacağım. Sana olduğun yerde neden olduğunu ve yaptığın şeyi neden yaptığını açıklayacağım. Bunun gerçekten iyi bir nedeni olduğundan ve öğrenilmesi gereken hayati önem taşıyan derslerin bulunduğundan emin olabilirsin. Sen yaklaşımını değiştirinceye ve olduğun yeri,, birlikte olduğun kişileri ve yaptığın şeyi sevmeyi öğreninceye kadar mecburen o durumda kalacaksın. O dersler öğrenildiğinde ve sen yaptığın şeyi gerçekten sevdiğinde, tüm kalbinle onu Benim için ve Benim uğruma yaptığında başka bir şeye geçebileceksin.

Sevginin senin için tüm kapıları açmasını izle.”

O günden sonra hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmadı ve heyecanlı dönüşüm maceram başladı. Ben niyet koydukça, kararlı oldukça, rehberler geldi yanıma teker teker. Elimden tuttular, bazen aynam oldular bazen kozam. “Yapabilirsin,” dediler, onlar yapmış oldukları için inandım, inandıkça başardım.

Önce bana zarar verenleri yemeyi bıraktım, beslenme düzenimi değiştirdim.

Yediklerim alkali ve canlı olunca, kendi kendimi iyileştirmeye başladım, içimde toksik olarak birikenleri temizledim, nefes aldım, hafifledim, bedenimi değiştirdim.

Yıllar boyunca üzerimdeki giysileri, marka olsun, modaya uysun, başkaları beni beğensin diye giydiğimi fark ettim, kendim neyi yakıştırıyorsam, neyi istiyorsam onu giymeye karar verdim, kıyafetlerimi değiştirdim.

Baktım ki iş yediklerinle giydiklerinle bitmiyor, insanı mutsuz eden bir evlilik de strese sokabiliyor, hasta edebiliyor, kararı almak yıllarımı alsa da bunu idrak edince medeni durumumu değiştirdim.

Fiziki şartları iyi olsa da içinde huzur ve keyif olmadığını anladım, azaldım sadeleştim fazlalıkları çıkardım, yeni hayatımı hayallerimle kodladım, evimi değiştirdim.

Bir baktım yirmi yıldır kurumsal hayattayım, hep aynı ortamlarda aynı konularla uğraşmaktan yıpranmışım, yorulmuşum, sıkılmışım, körelmişim.  Özgürlüğümü ilan ettim, yıllar önce eğitimini aldığım Feng Shui sisteminin danışmanlığını yapmaya başladım, ortağımla mimarlık şirketi kurdum ve para kazanma modelimi değiştirdim.

İnsan değişince etrafınızdakiler bazen ayak uyduramıyorlar kişiye, aynı kanaldan konuşamıyorsunuz artık, beni aşağı çekmeye çalışan negatif kişilerle vedalaştım, hayatımdaki insanlarımı değiştirdim.

Bununla da bitmedi yolculuk. Öğretilmiş, öğrenilmiş olan koşullanmalar, toplumun baskıladığı kalıplar tutkularımdan geri tutuyordu beni. Uğrunda çok okudum, çok araştırdım, çok çalıştım ve en sonunda düşüncelerimi değiştirdim.

Düşünceler değişince, duygular değişti, duygular değişince, sözler değişti, sözler davranışları, davranışlar ilişkilerimi değiştirdi.

Hayatım baştan sona bir mucizeye dönüştü.

Günün sonunda geldiğim noktada, hayatımda hiç olmadığım kadar kendimim. Dişilimle erilimle bir bütünüm.


Yaradanımı, kendimi, düşüncelerimi, duygularımı, bedenimi, işimi, insanlarımı, hayatımı çok seviyorum.

Bana iyi gelmeyeni değiştirebiliyorum.

Çünkü artık bunu yapabileceğimi biliyorum.

Ben yapabildiysem; sen de yapabilirsin.


Dönüşmek ve yeni bir hayat yaratmak mümkün.

İrem Ünal
İrem Ünal
İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat ve Yeditepe Üniversitesi MBA mezunu. Arçelik, Best Buy ve Vestel’de satış ve pazarlama alanlarında çalıştı. Deep Interiors markasını kurarak iç mimari ve Feng Shui danışmanlığına odaklandı. Mekanları kişisel sembollerle dönüştürerek bireylerin hayatlarını iyileştirmeyi amaçlıyor.

POPÜLER YAZILAR