Cuma, Temmuz 18, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Gün Herkes İçin Uzun, Kadına Zaman Yok!

Sabah erkendir. Ev sessizdir.

 Kadın çoktan uyanmıştır ama adı anılmaz.

 Kahvaltı sofrada hazır bulunur, çamaşır kendi kendine asılmış sanılır, okul çantası sihirli bir şekilde toplanmış gibidir.

 Oysa hepsinin arkasında biri vardır.

 O kadın vardır.

 Gün uzun da olsa, kadın için dar bir maratondur.

 Koşar, yetişir, taşır… Ama neredeyse hiç durmaz.

 Kendine ayrılmış bir nefes bile yoktur.

 Çünkü o hep bir şeyleri tamamlarken eksilir.

 Eksildikçe susar, sustukça görünmez olur.

 ZAMAN YOKSULLUĞUNUN BEDELİNİ BİZ, SAĞLIĞIMIZLA ÖDÜYORUZ.

 Kadın gün boyu kendi ihtiyaçlarını erteleyerek başkalarının zamanına yetişir.

 Ama o ertelediği her dakika, bir başka yerinden eksiltir onu.

 Kendi yemeğini geç yer, uykusunu tam almaz, hiçbir şeyi bölmeden yaşayamaz.

 Günün sonunda ise yalnızca bedeni değil, ruhu da tükenir.

 TOPLUMUN SESSİZ CÜMLESİ: “YAPMIYORSA KADIN DEĞİLDİR.”

 Kadına yüklenen roller yazılı değildir ama her yerde hissedilir.

 Yemek yapmalı.

 Temiz olmalı.

 Anne olmalı.

 Fedakâr olmalı.

 Sessiz olmalı.

 Yorgun olmamalı.

 Ama asla, “Ben istemiyorum,” dememeli.

Ve bunların hepsini yapmadığında sorgulanır.

 “Kadın gibi kadın değil.”

 Çünkü bu toplumda kadınlık, bir kimlik değil, bir görev listesi gibi sunulur.

 Yapıyorsa normaldir. Yapmıyorsa ayıptır.

 VE GÜNÜN SONU: “YAPMASAYDIN O ZAMAN!”

 Gün bitmiştir.

 Herkes rahat, herkes tok, herkes uyumuş…

 Ama kadın hâlâ zihninden çıkamamıştır.

 Bugün de bir teşekkür duymamıştır.

 Ve teşekkür edilmediği gibi, sitem bile edilmiştir.

 “Kimse senden istemedi ki. Madem yoruldun, yapmasaydın o zaman!”

 Ama o yapmasaydı, ne olurdu?

 Kimse zamanında yetişemezdi.

 Her şey dağılırdı.

 Çünkü kadın, görünmeden taşıdı o günü.

 Oysa tek istediği biraz zaman, biraz anlayış, biraz destekti.

 Ve bir cümleydi belki…

 “Sen nasılsın?”

 Zaman yoksulluğu yalnızca günü değil, ömrü eksiltir.

 Kadın herkesin zamanına yetişirken, kendi ömrüne gecikir.

 Tıpkı herkes gibi…

 Kadın da hayatını bir defa yaşayacak.

Ama bir ömrü, kendine uğramadan tüketiyorsa…

 Ve o noktada içten bir duruşla sorulmalı:

 “Ne için?”

 “Kim için?”

 Ve en önemlisi… “Kendim için ne yapıyorum?”

 Bu sorular, en çok susanların içinde yankılanır.

Nilden İçağasıoğlu
Nilden İçağasıoğlu
İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu olarak; içerik üretimi, yaratıcı yazarlık ve sözlü anlatım alanlarında çeşitli eğitimler aldı. Masal anlatıcılığı, senaryo yazarlığı, yetişkin ve çocuk odaklı hikâye yazımı ve dijital iletişim konularında deneyimli. Toplumsal konulara duyarlı, özgün içerikler üretmeye önem veriyor. Kadın hikâyeleri, sokak hayvanları, çocuklar ve görünür olmayan hayatlara dair temalar çalışmalara odaklanıyor. Toplumun her kesimini kapsayan hikâyeler üretmeyi ve anlatının dönüştürücü gücüne alan açmayı önemsiyor.

POPÜLER YAZILAR