Çarşamba, Mayıs 21, 2025
spot_img

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Annenin Vicdan Azabı

Anne oldum olalı vicdan azabıyla yaşıyorum. Sürekli bir yanlış yapma korkusu ve travma yaratacağım kaygısı içimi kemiriyor. Beni büyütürken yapılan hatalardan yola çıkarak, aksini uygulamaya çalışırken bir bakıyorum, ters ipin ucunu kaçırmışım. Despot olmayayım derken fazla sınırsız, öfkeli olmayayım derken fazla verici davranmışım. Yolda bir yelerde ise kendim olmayı tamamen kaybettim sanırım.

Sosyal medyada nereyi açsam bir özlü söz, nereye baksam bir öneri. Katı katı kurallar, büyük büyük laflar. “Öyle yaparsanız çocuğunuz böyle hisseder.” Peki, öyle yapmayayım. “Bunları söylerseniz çocuğunuz böyle algılar.” Peki, bunları söylemeyeyim. “Şöyle davranırsanız çocuğunuz büyüdüğünde şunları yaşar.” Peki, şöyle davranmayayım.

Her yerden kıstırılmışız. Anneliğimiz bile içgüdüsel değil artık. Bilgi bombardımanının altında, doğru davranmaya çalışırken filtrelerimiz işlevsiz kaldı. Her duyduğumuza inanıyor, her okuduğumuzu uygulamaya çalışıyoruz. Kitapçılarda, raflar dolusu çocuk gelişim kitapları arasında kaybolurken bir yandan da telefonumuzda açtığımız her uygulamada direktiflerle karşılaşıyoruz. Kimileri tutarlı, kimileri çelişkili.

Yetmiyor, çevremize de müdahale etmeye başlıyoruz. “Çocuğuma bunu demeyin, çocuğuma öyle yaklaşmayın.” Nasıl oluyor da koskoca bir nesil, psikolojiden bu kadar uzak, bu kadar hasarlı ebeveynlik yaparak bizi büyütmüş, sorgulamasına giriyoruz.

Bir çocuğu büyütürken sergilenen davranışların sonuçlarının gözlemlenmesi ve makalelerle ortaya konması belki çok yeni yaygınlaştı. İnternet çağı sayesinde bu bilgilerin tümüne erişebilmek de çok kolaylaştı. Artık sonuçları nedenleriyle biliyoruz. Bir paylaşımı okuduğumuzda, öyle bir şimşek çakıyor ki, “Ben bu yüzden böyleyim,” diyoruz. O hâlde buna sebep olacak davranışı sergilememeliyim.

Fakat çok temel bir soru var. Doğrunun ne olduğunu bile bile, hatalı davranışlarımızı nasıl durduracağız? Şiddetsiz iletişim denen kavramı, ben dilini ve birçok yeni kuralı nasıl içselleştireceğiz? Öğrendiğimiz, gördüğümüz ebeveynlik başkayken doğru olduğu öne sürülen davranış kalıpları, reflekslerimize yerleşenlerle nasıl yer değiştireceğiz?

Keşke bu soruların cevaplarını verebilsem. Kimi bir davranışın yerine yenisini koyabilmemiz için mindfullness pratiklerini uygulamamız gerektiğini söylüyor, kimi farkındalıkla anda kalmamız gerektiğini… Dikkatimizi sürekli üzerimizde tutmamız bekleniyor bizden.

Bense bunca bilgi bombardımanı içinde, içgüdülerimizi ve aklımızı devre dışı bırakmadan, bir orta nokta bulabilme taraftarıyım. Öğrendiğimiz bilgilerin önce doğruluğundan emin olmalı, sonra da kendi bildiklerimiz ve davranış kalıplarımızla harmanlamalıyız. Aksi hâlde bu çılgınlık içinde yitip gitmemek, kontrolü kaybetmemek ve akıl sağlığını koruyabilmek, pek de mümkün görünmüyor.

Yazımın başında da dediğim gibi, anne oldum olalı vicdan azabıyla boğuşan biriyim. Önüme düşen her bir paylaşımla ne kadar büyük hatalar yaptığımı tartmak zorunda kalıyorum ve çocuklarıma ne kadar büyük zararlar verdiğimi hesaplamaya çalışıyorum.  Bu şekilde aklıselim kalmam da mümkün olmuyor.

Attığı her adımda, söylediği her sözde vicdan azabı çeken tüm annelerin Anneler Günü huzurlu geçsin, günleri kutlu olsun!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Beril Bozdoğan
Beril Bozdoğan
1986 yılında İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Teknolojik Danışmanlık ve Eğitim sektörlerinde çalıştı. Üniversite ve iş hayatı boyunca; Sanat Tarihi, Çizim, Yaratıcı Yazma, Editörlük eğitimlerini sürdürdü. Anne olduktan sonra ise edebiyata ve resim sanatına ağırlık verdi. Blöf-Aşkın Aşınmış Hali adlı yayımlanmış bir romanı var.

POPÜLER YAZILAR