Cuma, Temmuz 18, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Zaman

Bireyin zaman algısındaki dönüşüm ve değişim, toplum yapısını etkilediği gibi toplumsal yapıdan da etkilenir. Dolayısıyla karşılıksız emek genelde kadına atfedilir. Ülkemiz benzeri toplumlarda, boş zaman algısı ve tercihi, çalışanın cinsiyet rollerine göre ciddi biçimde farklılaşır. 

Eskiden zaman; doğum, ölüm, güneşin doğuş ve batışı, tarımsal faaliyet, mevsim gibi doğal olaylar baz alınarak biçimlenirken, bugün mekanik ve ekonomik bir zaman kavrayışına dönüşmüştür. Kapitalist toplum yapısıyla beraber, zamanın para ile ilişkilendirilişi ve boş zamanın verimsizlik algısı oluşturması ile zamanın ortaklaştırma gayreti oluşturulmuştur. Boş zaman değerlendirilirken bireysel tercihten ziyade toplumsal cinsiyet rollerine göre biçimlenen kültürel öğeler etki eder. 

Dünya üzerinde genelde kadınlar ev içinde çoklu görevler üstlenirler. Bu görevler bir mesai kapsamında olmadığı gibi, kadın tarafından rutin biçimde yapılmasının gerekliliği gibi bir algı yaratılmıştır. 

Serbest zaman, insanların yenilenip yaşam kalitesini arttırmaya olanak tanıyan değerli zamandır. Ayrıca bu zamanın nasıl üretildiği gibi nasıl tüketildiği de mühimdir. 

Kadınlara dayatılan ev ve çocuk bakım işi, kadının kendinin farkına varmasında önemli bir sorundur. 

Hedeflerin olması elbette ki güzeldir. Hedefe erişmek için çabalarken sabırla hedefe yoğunlaşarak heyecan duymak da güzeldir. Ayrıca endişe ve korkulardan arınıp ruhumuzun derininde kendi farkımıza varmak gerekir. Bize engel olan, değişimi zora sokan, eski ve işe yaramaz alışkanlıklardan kurtulmalıyız önce. Elbette ki bunun için sabır ve zaman gerekir. Yıllardır sabırla ilerleyemediğimiz için sürekli huzursuzuz. Bir bitkiyetiştirdiğimizde, suyu kararınca verip güneşlenince, ancak o zaman açılıp serpilir ve çiçek açar. Sabırsız davranarak çok suladığımızda onu çabucak öldürmüş oluruz. 

İşte zihinden de tıpkı bahçemiz gibi zaman zaman dikenleri, ayrık otlarını, çalıları titizlikle temizlemek gerek. Önce hayatımızı, kendimizi sevelim ki o çalılar kendiliğinden aksın gitsin, bahçemiz güllük gülistanlık olsun. Zihnimizde bitmeyen çözümsüzlük, çatışma, kargaşa dış dünyayı da kapsıyor çünkü. Hani bir yerimiz ağrıdığında ağrı kesici kullanırız ya, işte bu durum yalnızca o an için sadece ağrımızı dindiriyor. Yani tedavi etmiyor. En kötüsü de sürekli dozu artırarak umut bekliyoruz. Daha da fenası artık o ağrı dinmez oluyor. Dolayısıyla ağrı dindirmek gibi geçici çözümlerden ziyade artık tedavi etmek lazım. Aksi halde yıllardır olduğu gibi tedavi süreci uzar da uzar.

İçten, samimi bir şekilde bir sevgili, bir dostla konuşur gibi konuşalım artık kendimizle. Bizi kıran, üzen mutsuz anları ve kişileri, hepsini gelin unutalım gitsin.  En çok haksızlık edip kızarak eleştirdiğimiz, her fırsatta suçladığımız kişiyi, yani kendimizi affedelim artık. Barışalım bir kendimizle. Bir geceyi de kendimize ayırarak sabaha kadar dertleşelim mi?

Bu hayat bizim ve biz boş zamanımızı bile başkalarına ayırıyoruz. 

Gelin sabaha yepyeni bir hayata yeniden doğalım. Hem de her sabah yeniden…

Alisa Akyol
Alisa Akyol
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Denetim ve Risk Yönetimi yüksek lisans mezunu olup bir kamu kurumunda denetmendir. Uçan Süpürge Film Festivali gönüllüsü olup festivalde aktif görev almıştır. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin Kalite Topluluğunda denetim kurulu ve TEMA Vakfı üyesi olup Telli Turna Doğa Derneğinin Etimesgut ilçe başkanıdır. 6 Şubat depreminden etkilenen üniversite öğrencilerine mentorluk yapmış, Milli Kütüphanede görme engelliler yararına arşive sesli kitap okumuş ve çeşitli bakanlık, belediye, huzurevi ve üniversitelerde sunuculuk yapmıştır. 2008-2019 arası canlı radyo programları yapmış ve sunmuştur. TRT Avaz "Türk Dünyasından İzler" programında seslendirme yapmıştır. Okçuluk, fotoğraf, tiyatro, salon dansları, sinema, seyahat, spor, müzik, halk dansları, doğa yürüyüşü alanlarına meraklıdır.

POPÜLER YAZILAR