Cuma, Temmuz 18, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Annemin Dağ Orkideleri

Şafak kızıla dönmüştü, her bir çizgisi orman çalılarının çizikleriyle dolu elleriyle tespih tanelerini sayan büyükannemin dudaklarından süzülen mırıltılar, pencereden dışarı çıkıp hayata karışıyor, kuşlara, çiçeklere dokunuyor, gökyüzüne doğru yükselerek bulutlarla hemhal oluyordu. Annem, eşikten içeri adımını attığında yemenisi altından omuzlarına yaslanmış beliklerini sarmalayan güneş ışıkları henüz içeri sızarken yerlere bıraktığı hüzmeler tek renkti. Dünyanın neresinde olursanız olun herkesin bildiği o renkte… Güneşin tüm pırıltısını üzerinde toplamış hâlde odanın ortasına geldi. Semaverin altındaki közleri canlandıran bana gülümsedi, elinde tuttuğu dağ orkidelerinin renkleri canlı, yüzü ise gölgeliydi. Eğildi, mor olanı bana uzattı, ardından büyükannemin oturduğu divana yürüdü, diz çöktü. Elinde kalan renkli demeti onun kucağına bıraktı, başı eğik sallanmaya başladı. Büyükannem başını okşadı, yemenisini düzeltti, beliklerini avuçlarına tek tek alarak kokladı, orkidelerini aldı, göğsüne bastırdı sonra döndü bana baktı çok uzaklardan. Boşta olan kolunu açtı, başını davetkâr salladı. Kalbimi neredeyse yerinden çıkaracak bir heyecanla kalktım elimde mor renkli dağ orkidesiyle, usulca yaklaştım. Odaya iyice dolmuş olan güneş ışıkları aramızda buğulu bir cam gibi duruyordu, yere sabitlenmişti. Gözlerim karardı, durdum. Oda süt kokuyordu. Oda dağ orkideleri kokuyordu…

“Anneciğimmm, anneciğimmm! Hadi uyan anne geyik, minik yavrun sana kahvaltı hazırladı.”

Gözlerimi araladığımda kızımın yüzü gülümseyerek bana bakıyordu. Zeytin yaprağı renginde, etrafı hareli bir çift iri göz…

Doğrulmama yardım etti, yastıklarımı düzeltti, oturttu yatağımda. Ben şaşkın, itaatkâr…

Yastıklarımı ilk defa babası düzenlemişti, onu beklerken. Gururla, heyecanla yerime daha bir yerleşmiş, kollarımı açmış otururken kucağıma verdiler. Doğmaya çok nazlanmış epey de merakta bırakmış; saçları taç, gözleri gri boncuk etrafına bakıyordu kollarımın arasına özenle yerleştirildiğinde. Titreyerek kokladım, sardım, içime çektim, birer kürdan inceliğindeki parmaklarından biri parmağımı sıkı kavradı, ağladım şükrederek. Tanrıya, doğaya…

“Nasıl bir mucize, vazgeçilmeyecek sorumluluk hatta kara gölgelerin bile inkâr edemeyeceği gerçek, benim gerçeğim, ailem,” diye diye seyrettim bebeğimi. Birbirimize iyice sokulduk. Yıllar içinde düşe kalka büyüdü. Dört mevsimi beraber yaşadık. Kimi zaman kışın çiçek açtık kimi zaman baharda susuz kaldık. İçin için kavrulurken bir anda sulara da kavuştuk. Gökten şekerler de yağdı, yerden ayaklarımız da çekildi. Ama ellerimiz, parmaklarımız daima kenetli yaşadık dört mevsimi. Mesafeler olduğunda bile can cana olduk.

“Aaaa duymuyorsun beni, sakın kalkmayasın, bak şunlara,” dediğinde hayallerden sıyrıldım. Kahvaltı tepsisi içindeki minik vazoda tam da mevsimindeki dağ orkideleri duruyordu. Kalbim kuş gibi kanat çırptı, yüzüme yayılan gülümsemeyle birlikte, nefesim harmanın sakinlemesi gibi çıktı içimden.

“Beni her yıl bambaşka şaşırtıyorsun, bunları nerden buldun?” dememe kalmadan tepsiyi komodine bıraktı, orkideleri vazosu ile eline aldı, usulca yanıma yerleşti.

“Anneler Günü’n kutlu olsun annemmmm,” diyerek sarıldı. Koklayarak içimize çektik birbirimizi, ellerimiz orkide vazosunda.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Melek Toksoy
Melek Toksoy
Antalya doğumlu. Bir çocuk annesi. E.Ü. Fen Fakültesinde okudu. Turizm ve Otelcilik sektöründen emekli. Yaratıcı yazarlık atölyeleri süresince, daima ilgisini çeken insan, hayvan, doğa üzerine yazdıklarına, sandığından çıkardığı günlük ve karalamaları da ekleyerek yazma serüvenini hayatının ortasına koydu. Beş kolektif kitap ve bir dergide yazısı çıktı. Halen devam eden bir roman bir de öykü derleme çalışması var.

POPÜLER YAZILAR