Nietzsche’nin Lou Salome’ye olan derin aşkı belli bir süre sonra reddedilmeyle sonlanınca, Nietzsche kadınlara karşı olan bakış açısını “Böyle buyurdu Zerdüşt” kitabında şöyle dillendirir: “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!” Biz kırbacı unutmayıp daha sonra elimize almak kaydıyla bir kenara koyalım.
Dostoyevski’nin “Uysal Kız” kitabında, hikâye sadece erkek kahraman tarafından anlatılmasına rağmen, olayları farklı açılardan da görebiliyoruz. Yazarın fantastik bir öykü olarak adlandırdığı,yetmiş yedi sayfalık bu kısa eserin bize söyleyecek çok sözü var.
Nietzsche’nin Lou Salome’ye olan derin aşkı belli bir süre sonra reddedilmeyle sonlanınca, Nietzsche kadınlara karşı olan bakış açısını “Böyle buyurdu Zerdüşt” kitabında şöyle dillendirir: “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!” Biz kırbacı unutmayıp daha sonra elimize almak kaydıyla bir kenara koyalım.
Biliyorum, biliyorum… Üzerine bol bol yazıldı, çizildi… Fakat ben henüz ara ara açıp izlemekten usanmadım. Yaparım bunu. Aynı filmleri yeniden bir daha izlerim. Repliklerini ezbere bilsem bile sıkılmam, ilk kez izliyormuş gibi gözlerimi pür dikkat ekrana dikerim. Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter bağımlıları neden bahsettiğimi çok iyi biliyorlar, eminim.
Tüm toplumlarda, bütün dinlerde, her çağda hedef hep kadındır. Sürdürülebilir kalıcı çözümler bulmak yerine hep geçiştirerek bu hedeflerde oyalanılmıştır. Bir yandan, kadın cephesinde geçmişe karşı kazanılan zaferler de yok değildir.
Haritada bir üzüm salkımını anımsatan Hindistan topraklarından ne imparatorluklar gelmiş geçmiş. Nice mihraceler, padişahlar toprak olmuş. Ama Tac Mahal taşa kesmiş bir şiir gibi, dinmiş bir fırtına gibi hem mazide hem atide, vakur ve mağrur öylece duruyor. “Hazır ol!” komutunda duran askerler gibi her an cenge hazır adeta. “Durmak hazır olmak mı, hazır olan durur mu, yürür mü?” diye düşünürken bu toprakların yetiştirdiği, Hindistan’ın Mehmet Akif’i diyebileceğimiz Muhammed İkbal’in sesi kulağımızda çınlıyor: “Sadece yolcular yürümez yollar da yürür.” Yani diyor ki yolda olan, dursa da yürür…
Sen, Evet, sen güzel kardeşim. Kadın olmanın ağır yükünü ama evrenin tüm renklerini her hücresinde taşıyan biriciğim. Benim gibi, bizim gibi nicesinin sessiz ama sonsuz dayanışmasına ihtiyaç duyan, bundan güç bulan nadide çiçeğim…
Nietzsche’nin Lou Salome’ye olan derin aşkı belli bir süre sonra reddedilmeyle sonlanınca, Nietzsche kadınlara karşı olan bakış açısını “Böyle buyurdu Zerdüşt” kitabında şöyle dillendirir: “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!” Biz kırbacı unutmayıp daha sonra elimize almak kaydıyla bir kenara koyalım.
Kadın kısırlığı, küresel çapta milyonlarca kadını etkileyen yaygın bir sağlık sorunu. Fiziksel zorlukların yanı sıra, kısırlık kadınların ruhsal ve duygusal sağlığını derinlemesine etkileyen önemli psikolojik sorunları doğurmakta.
Biliyorum, biliyorum… Üzerine bol bol yazıldı, çizildi… Fakat ben henüz ara ara açıp izlemekten usanmadım. Yaparım bunu. Aynı filmleri yeniden bir daha izlerim. Repliklerini ezbere bilsem bile sıkılmam, ilk kez izliyormuş gibi gözlerimi pür dikkat ekrana dikerim. Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter bağımlıları neden bahsettiğimi çok iyi biliyorlar, eminim.
Nietzsche’nin Lou Salome’ye olan derin aşkı belli bir süre sonra reddedilmeyle sonlanınca, Nietzsche kadınlara karşı olan bakış açısını “Böyle buyurdu Zerdüşt” kitabında şöyle dillendirir: “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacı unutma!” Biz kırbacı unutmayıp daha sonra elimize almak kaydıyla bir kenara koyalım.
Biliyorum, biliyorum… Üzerine bol bol yazıldı, çizildi… Fakat ben henüz ara ara açıp izlemekten usanmadım. Yaparım bunu. Aynı filmleri yeniden bir daha izlerim. Repliklerini ezbere bilsem bile sıkılmam, ilk kez izliyormuş gibi gözlerimi pür dikkat ekrana dikerim. Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter bağımlıları neden bahsettiğimi çok iyi biliyorlar, eminim.
Tüm toplumlarda, bütün dinlerde, her çağda hedef hep kadındır. Sürdürülebilir kalıcı çözümler bulmak yerine hep geçiştirerek bu hedeflerde oyalanılmıştır. Bir yandan, kadın cephesinde geçmişe karşı kazanılan zaferler de yok değildir.
En son ne zaman baktın aynada kendine? Ne zaman gözlerini hiç kaçırmadan, yüzleştin gözlerinin içindeki seninle? Hüzünlü mü yoksa mutlu mu diye sordun mu maskesiz gerçek haline?
Kafasını bir türlü toplayamıyordu. Öyle kırk falan değil, yüzlerce tilki… Hiçbirinin kuyruğu da birbirine değmiyordu. Üzerime yüklenen tüm o görev ve sorumluluklar gerçekten de benim mi, diye geçirdi aklından. Cevabı biliyordu. Neden yüklendim bunları?
Biliyorum, biliyorum… Üzerine bol bol yazıldı, çizildi… Fakat ben henüz ara ara açıp izlemekten usanmadım. Yaparım bunu. Aynı filmleri yeniden bir daha izlerim. Repliklerini ezbere bilsem bile sıkılmam, ilk kez izliyormuş gibi gözlerimi pür dikkat ekrana dikerim. Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter bağımlıları neden bahsettiğimi çok iyi biliyorlar, eminim.