Cumartesi, Kasım 22, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Sen Nasıl Kaçmayı Tercih Edersin?

“Kaçmak” kelimesine ne çok anlam yükleriz öyle değil mi? Korkaklık deriz, pes etmek, yüzleşememek, zayıflık veya teslim olmaktır kimi zaman… Oysa bence, bazen kaçabilmek kalmaktan çok daha cesur bir eylemdir çünkü kalarak da yorulur insan ve kalmayı tercih ederek yaralarımızı daha çok kanatmaz mıyız?

Neyse, herkesin kendine göre bir kaçışı vardır mutlaka, bunu planlayamazsın, öngöremezsin, üzerine saatlerce düşünmezsin! O an gelir ve sana fısıldar, “haydi” der ve yolculuk başlar…

Peki dostlar, nasıl kaçışların peşine takılırız? 

Mesela, kimimiz sessizliğe sığınırız, kimimiz ise tam tersine kalabalığın gürültüsüne karışırız… 

Kimimiz bavuluna koyar tüm yorgunluğunu ve ancak birkaç durak öteye gidebilir ama önemli değildir, yeter ki “kaçış” cesaretini kendine göstermiş olsun insan…

Kimimiz denize bakar saatlerce, çünkü mavinin derinliklerindedir aradığımız belki de…

Kimimiz de bir fincan kahveye saklar tüm sorularını… 

Sonra bir de kimimiz vardır ki (onlardan çok fazlayız, biliyorum) sadece “İyiyim,” der geçer ama aslında kendi içine kaçış yolculuğuna başlamıştır çoktan…

Ya da belki sen müziğin ritmine ve notlarına kaçıyorsundur, belki yürüyüşte soluduğun havadadır kaçışın veya belki de hiç kimsenin bilmediği bir deftere döküyorsun içini, kim bilir… 

Yani aslında saymakla bitmeyecek seçimler yaparız bu “kaçış” adını verdiğimiz yolculukta ama benim baktığım yerden bu durum bir şeyleri geride bırakmak değildir, aksine bu biraz nefes alabilmektir, bir süreliğine uzaklaşmaktır, dağılan parçalarını toplayabilmek için kendine verdiğin zamandır ve en güzeli ise yeniden kendini kendine hatırlatmak için çıkılan bir yolculuktur. Biz bu yolculuğu hak etmişizdir çünkü sürekli güçlü görünmeye çalışmak, bizden beklenen veya beklenmeyen sorumlulukları kahramanca yüklenmek, yetebilmeye çalışmak, hayatın bu kısa yolculuğunda sürekli koşar hâlde olmak usulca yormaya ve tüketmeye başlamıştır bizi ve bu yüzdendir zaten kaçışımız…

Toplum, tabular veya havaya yazılmış bazı kurallar hep “kal” der, “sabret”, “devam et” der de der! Ama kalıp seni tüketen sebeplerin bir alışkanlığa dönmesine seyirci kalmaktansa kendine “Artık böyle devam etmek istemiyorum,” demektir asıl cesurca olan, bu söylediğinde önce “sen” duy kendi sesini sonra etrafındakiler ister duyar ister duymaz, o onların meselesidir artık…

Hemen zihnimden akan bu düşüncelerime bir ilave not eklemek isterim; “kaçmak” asla silmek değildir, aksine iyileşmeyi seçmektir, çünkü insan uzaklaştığında fark eder neyi gerçekten özlediğini, neyin yük olduğunu, kimin yanında olmak istediğini… O zaman bu yolculuğa “yeniden doğmak” için atılan bir adımdır diyebilir miyiz? Bence çok yakıştı, deriz! 

Hepsinin ötesinde dostlar, aslında asıl mesele kendini bulduğunda, anladığında, çözdüğünde ve yenilendiğinde kaybolmadan nasıl “döneceğini” bilmektir, öyle değil mi? 

Yani kaçmayı, kafamızı kuma gömme ile karıştırmayalım. Kafamızı kaldırdığımızda kaçma sebeplerimiz hâlâ yerli yerinde kaldıktan sonra yapılanların bir anlamı olmuyor… 

Özetle kaçmak, “Ben bir gidip geliyorum, siz keyfinize bakın,” demek kadar tatlı ve keyifli olmalı, unutma dönüşü olduğu sürece anlamlı… 

Ve sen…

Sen nasıl kaçarsın? Sessizliğe mi, müziğe mi, yoksa kendine mi veya bir romana mı?

Sevgiyle kalın…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Melek Çıkar
Melek Çıkar
Avustralya`da doğmuş yetişmiş ve yıllar sonra radikal bir kararla “İstanbul`da hayat acaba nasıldır?” merakıyla hiç yaşamadığı bir şehirde yolculuğuna hala devam edebilen bir savaşçı (henüz akıl sağlığı yerinde merak etmeyin) University of Western Sydney” Uluslararası İşletme” mezunu olup yurtdışında çeşitli sektörlerde pazarlama, kurumsal iletişim gibi alanlarda görevler üstlendi. Daha sonra Türkiye`ye dönüşüyle iş hayatına başladığı ilaç sektöründe bir beyaz yakalı olarak hayatını hala sürdürmekte. İş dışında hiç rahat durmayıp çok değerli tiyatro sanatçıları ile “Seslendirme, Artikülasyon” çalışmaları yaptı. Yurtdışı ve yurtiçi olmak üzere çeşitli mecralarda köşe yazıları da yazmış olan Melek son olarak ilk kitabı “Glück” ile okurlarıyla buluştu. Bu kitabın çalışması ise yine 3 sene süren oyunculuk koçluğu eşliğinde “oynayarak konsepti” ile yazılmıştır.

POPÜLER YAZILAR