Cumartesi, Kasım 22, 2025

En Çok Okunanlar

spot_img

Benzer Yazılar

Bize Bilgiçlik Taslayan Adamlar

Dört bir yanımızdan baskın erkek diliyle kuşatılmış vaziyetteyiz. Biz kadınlar çok küçük yaşlardan itibaren o dille şekilleniyoruz esasında. Hatta çoğu kez kendi hemcinslerimize dahi onların gözüyle, onların diliyle bakmaya başlıyoruz.

Bu dünyada en çok konuşulan dil ne İngilizce ne Fransızca ne de İspanyolca… Bence o dil; ERKEK DİLİ.

“Niye o taytı giymiş ki?” “Bu dekolte fazla değil mi sence de?”  “Aman o da boşanmasaymış,” ya da “Dul bir kadın bu kadar gezer mi yahu,” derken bulmuyor musunuz kendinizi?..

İşte bunun sebebi, o erkek diliyle büyütülmüş olmamız ki, o dilin bu topraklarda ne kadar baskın olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Kendimize sürekli olarak bir şekil, düzen verme telaşındayız. İstediğimiz gibi giyinemiyoruz bile. “O ne der, bu ne der” sorgulamaları içinde hep bir otokontrol hâli hasıl. Yalnız yaşıyorsak komşularımıza bile bir yaranma hâli içindeyiz. “Aman laf söz olmasın” telaşı bizi kıskacına alıveriyor.

Yeri geliyor kariyer hırslarımızı rafa kaldırıyoruz. Aynı işi yapıp onlar kadar kazanmamayı içselleştiriyoruz.

Her türlü şiddeti onların doğası kabul edip sinirlendirmemeye çalışıyoruz.

“Erkeğin elinin kiridir” safsatasıyla şekillenen bilinçaltımızla aldatılmayı bile affediyoruz. İlişmeden ve susarak, bir çıkmazın içine sıkışıp yaşayıp gidiyoruz.

Okuduğum bir makalede, ördeklerin uçup gitmesini engellemek için birkaç tüyünü yolduklarını öğrendiğimde içim derinden sızlamıştı. İşte biz kızların da kanatlarındaki tüyleri küçücükken kopartıveriyorlar. Oysa bıraksalar, o kanatlarla nerelere uçacaklar fakat yok, onların en korktukları şey, özgür bir kadın.

Kadın dediğin dizini kırıp oturmalı onlar için.

Her kız çocuğunun geçmişinde o tüyün kopartıldığı ilk güne dair muhakkak bir travması vardır. Havalanmayalım diye kendimize olan güvenimizi bir çırpıda alıveriyorlar.

Sadece erkekler ve sınırsız iktidarları değil, içindeki erkek diline adapte olmuş kadınlar da öyle.

Bu ülkede, “Erkektir,elinin kiridir.” “Erkektir yapar.” “Erkek adam ağlamaz,” sözleriyle büyümedik mi, dimağımız bu sözlerle şekillenmedi mi bizim?..

Ne yazık ki bu dil zamanla kendimize bile gölge olmaya başlıyor esasında.

Neden her şeye erkekler karar veriyor? Kürtaj olup olmayacağımıza bile onlar karar veriyor. Siyasi erk tamamen erkeklerin tekelinde. Mecliste, yerel yönetimlerde kadınlar neden bu kadar az?

Şirket CEO’ları neden hep erkek?

Neden açık oturumlarda, bilgiçlik taslayan bir dille konuşanlar hep erkek güruh?

Başımıza gelenlerle nasıl baş edeceğimizi neden hep erkekler anlatıyor bize?

Neden kadınlar hep bir bahane, hep bir özür, hep bir açık konusu ediliyor?..

Neden trafik lambalarındaki yeşil ışık üzerinde bile adam simgesi var, ben geçemeyecek miyim yani o ışıkta?

Tüm bu dayatmaların altında yorgun, bıkkın ve mücadele etmekten tükenmiş bir kadın topluluğu mevcut. O yüzden canım kız kardeşlerim, oğlunuzu “Ağam, paşam, aslanım,” diye yetiştirmeyiniz lütfen. Onlar da ev işlerine yardımcı olsun, su istediğiniz kişi hep kızınız olmasın. Onlar da ağlayarak duygularını ifade edebilsin.

O masum kız çocuklarının bembeyaz uçuş uçuş kanatlarına ilk darbeyi siz vurmayın çünkü ileride hangi zaman olursa olsun, zaten çok darbe alacak yavrucak.

Her durumda bu ülke kolektif bir mutsuzluğun içinde olmak için şahane bir yer. Sosyal huzursuzluk, adaletin bir türlü işlemeyişi, ekonomik güvensizlik ve siyasi kutuplaşma her yanımızı sarmış durumda.

Toplumsal bir kayıtsızlık hâli almış başını gidiyor. Artan suç oranları ve buna inat cezasızlık süreci de işin cabası. Kültürel yozlaşma ve ahlaki çöküş, akıl sır erdirilecek gibi değil. Tüm bunların üstüne, bir de kadın olmak eklenince, katlanarak artan bir mutsuzluk hâli ortada. Hep söylüyorum, bu topraklarda kadın olmak zor zanaat.

Geçenlerde okuduğum bir habere göre, Türkiye’de yalnız yaşama oranı son on yılda %70 artmış. En çok da boşanma dolayısıyla yalnız yaşayan bireyler bunlar. Özellikle kadınlar, artık mutsuzluğun içinde debelenmek istemiyor ve maddi gücü de müsaitse babaevine dönmüyor. Artık kız çocukları da üniversite sonrasında, ailesinin maddi durumuna göre ya da kirasını karşılayabilecek bir iş bulabildiği vakit, kendi bireyselliğini yaşamak istiyor fakat kiralardaki anlamsız artışlarla kadının bu hamlesi de epey bir yara aldı doğrusu.

Tek istenilen o baskın erkek dilinden kurtulabilmek.

Tüm bunlara dayanarak artık erkeklere, “ASLANSIN, KAPLANSIN,” demeyi bırakalım. Nihayetinde ormanda yaşamıyoruz ve hepimiz sadece İNSANIZ. Önce burada bir eşitlenelim, burada aynı hizada buluşalım.

Doğduğumuzda, bizim kanadımız böyle değildi. Bütün tüylerimiz tamdı ve uçmaya hazırdık. Kirletmeyin, yormayın artık o kanatları.

İşte bu yüzden, kadınlığın da erkekliğin de önüne önce insanlığı koymak gerek.

Tüm kadınlar için daha adil, daha özgür ve kanatlanıp uçacağı günler dileğiyle.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Ebru Bozcuk
Ebru Bozcuk
2021 ve 2023 yılları arasında Cumhuriyet gazetesi pazar ekinde kültür ve sanat yazıları yazdım. Halen Cumhuriyet gazetesi medya gurubu olan ilkbaski.com da yazmaya devam ediyorum. Ayrıca Fenoreporter dijital gazetede ve Truva Edebiyat dergisinde köşe yazarı olarak görev yapıyorum. Görme engelliler için Youtube üzerinden @umudunkadınları platformunda yazılarım seslendirilmektedir. Muhtelif edebiyat ve sanat dergilerinde de yazılarım yayımlanmaktadır.

POPÜLER YAZILAR